İlim
Peygamberimiz yine buyurur ki: "Kim bildikleriyle amel ederse, Allah ona bilmediklerini öğretir." Yani hiç kimseden ders almadan ve herhangi bir kitaptan öğrenmeden, sonsuz Hikmet ve bilgi sahibi olan Allah'ın ona kapıyı açması ile bu bilgileri elde eder. İşte bu ilim Resul-i Ekrem Efendimiz'den miras yoluyla gelen ilimdir. Bu ilmi ancak Allah Teala'nın veli kullar, içlerinin saflığı ve Allah ile olan muamelelerinin doğruluğu sayesinde ilham ve keşif yoluyla Hz. Peygamberin batınından alırlar. Mukaddime
Sayfa 88 - Semerkand yayınevi
"Tövbe; isyan sarhoşlarının ağzına meze olamaz ki."
Eğer ağlayıp sızlasaydı, tövbe etseydi, kaybolup giden gözler buyurmuştur.Allah'ın lutfu ile geri gelirdi. Fakat tövbe etmek de elde değildir. Tövbe zevki her sarhoşa meze olamaz. Yaptığı işlerin uğursuzluğu ve inkârının şomluğu, gönüle giden tövbe yolunu kapatmıştı. Onun gönlü katılıkta taşa dönmüştü. Tövbe, oraya ekin ekmek için o taşı nasıl yarabilirdi? (Mesnevi'den) İnsan günaha girebilir. Günah işlemeyen kimse bulunabilir mi? Elbette kimse günah işlemek istemez. Ama elde olmadan nefsin tuzağına düşer de, Hakk'ın arzu etmediği bir günahı, bir suçu işlerse, hemen tövbe ve istiğfar etmelidir. Fakat Mevlâna'nın buyurduğu gibi: "Tövbe; isyan sarhoşlarının ağzına meze olamaz ki." Her günahkâra tövbe etme duygusu verilmemiştir ki. Nasıl ki bazı varlıklı kişilere, zenginlere şükretme duygusu verilmediği gibi. Bir ârif, insanın ne kadar âciz olduğunu anlatmak için; "Gönlümde günah işlemeye istek var Dildeyse gezer tövbe ile istiğfar." diye yazmıştır. Bir hadîslerinde yüce Peygamberimiz; "Sizin dertleriniz, günahlarınız; devanız da tövbe ve istiğfarınızdır." diye buyurmuşlardır. Fadîl b. lyaz hazretleri; "Günahları terk etmeden af ve mağfiret istemek, yalancıların tövbesidir."dediği gibi, Yahya b. Muaz hazretleri de; "Ben tövbeden sonra işlenmiş bir günahı tövbeden evvel işlenmiş, bitmiş bir günahtan daha çirkin görürüm." diye buyurmuştur
Reklam
İftitah Duaları: Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve seİlem)'den 'sahih' farklı iftitah duaları nakledilmiştir. Bunlardan bazıları: Ey Allah'ım! Uzaklaştır benimle günahlarımın arasını, uzaklaştırdığın gibi doğuyla batının arasını. Ey Allah'ım! Arındır beni günahlarımdan, arındığı gibi beyaz elbisenin kirden. Ey Allah'ım! Kar, su, dolu ile
Sayfa 63
Gerek Hz.İsa ile Peygamberimiz arasındaki 538 senede, gerekse ceddi Hz.İsmail'den beri geçen tahminen 2500 sene içinde Mekke ehline bir uyarıcı gelmemişti.
Server Yayınları
Suffenin Yoksulları
Medine'ye gelen bir çok müslüman gibi Peygamber Efendimizin kızı Fâtıma ve damadı Hz.Ali de yoksullukla büyük bir imtihana tabi tutuluyordu. Bir defasında yoksulluktan oldukça bunalan Fâtıma annemiz Peygamber Efendimiz'den bir kaç eşya istemek zorunda kalmıştı. O isterse Medinelilerin hemen ihtiyacı karşılamak için seferber olacaklarını biliyordu. Peygamberimiz bizzat evlerinde onların ne halde olduklarını görmesine rağmen kızı Fâtıma'ya şu cevabı verdi: " Suffedeki Müslümanlar açlıktan iki büklüm bir halde dururlarken, size nasıl olur da birşeyler verebilirim?!" dedi. * Dipnot: Kitapta olaylar daha uzun ve ayrıntılı aktarıldığı için alıntılar özet şeklindedir.
Suffenin Yoksulları
" Suffe "nin kelime manası " gölgelik " demektir. Müslümanlar Mekke'den Medine'ye hicret ederken bir çoğu tüm mal varlığını geride bırakmak zorunda kalmışlardı. Bu sebeple de oldukça yoksullaşmıştılar. Ensar, ellerindekini Mekke'den gelen müslümanlarla her ne kadar paylaşmış olsa da sayısı azımsanmayacak kadar çok olan bu müslümanların hepsine yetisemiyorlardı. Yoksullaşan Mekkeli müslümanlar ise kimseye rahatsızlık vermek istemedikleri için buldukları gölgeliklerde yani suffelerde yatıp kalkıyorlardı. Daha sonra kıblenin yönünün değişmesi ile Kudüs tarafında kalan mescitte artık namaz kılınmayınca mescidin boşalan bu kısmını Peygamberimiz onlara tahsil etti. (*Bu sebeple onlara Ashab-ı Suffe dendi.)
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.