Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Geçiyordum Uğradım
Geçiyordum uğradım, boynuz boruların uğultusundaki bulanık zamanlara belki bir gömüde birkaç eski eşyanın ışıltısı vurur şimdiye. Merdiven altında unutulmuş bir zaman ya da eski yüzümle karşılaşmak, girişteki aynada Dinmiş uzaktaki nehrin gürültüsü Ağaçlar yer değiştirmiş Çekmiş, küçülmüş onca hayal Oyun ve atlı karınca sığdırdığım kurak peyzaj Doğduğum ev artık yavrusunu tanımayan bir hayvan gibi bakıyor uzaklara...
Yaptığımız bir siteye yıllar sonra uğradığımda, binaların nasıl sahiplenildiğini görür kurutulmak üzere balkonlara asılmış çamaşırlar, kapı girişlerinde rastgele atılmış bisikletler, peyzaj tasarımı hiçe sayarak düzenlenmiş küçük çiçekler ve yine öfkeden ziyade korku duyardım ve aynı zamanda bizim planlarımızı aldırmadan hızla gelişen yaşamdan, buralarda büyüyen ve binalarla ayrılamaz bir bütün oluşturan Anılardan büyüyen irdim. Bir binanın yıkılmadan ya da harabeye dönmeden tamamlanmadığını söyleyenlerin ne demek istediğini o zaman kavrardım.
Reklam
PEYZAJ-IV Akşam oldu diye yakma lâmbayı; Böyle gölge severim manzarayı. Sen yalnız türkünü söylemeye bak, Karanlıkta çıkan ses daha berrak. Karanlıkta söylediğin müddetçe, Sesinden semaya akseden bahçe, Sâkin güllerini açtıkça bir bir, Bunalmış ruhların tesellisidir.
Şüphesiz yarın bu peyzaj da değişecek. Şimdi çorap atelyesi filan gibi şeyler olan o eski harap konaklar ortadan kalkacak, yerlerini modern atelyeler alacak, iş şartları değişmiş, dünyaya başka gözle bakan insanlar Sümbül Sinan'ın etrafında yaşamaya başlayacaklar; fakat Yahya Kemal'in merhamet ve sevgi şiiri asırların yığdığı bu havayı bize muhafaza edecek.
Sayfa 150
Fakat iki türlü ahlak vardır, dedi; biri, küçüğü, göreneğe kaçanı, insanların ahlak dediği şey, durmadan değişen ve yüksek perdeden atıp tutan, saman altından su yürüten, şurada gördüğümüz budala toplantısı gibi, çıkarcıların ahlakı. Fakat öbürü, ebedi ahlak; etrafımızı saran peyzaj ve bizi aydınlatan mavi gökyüzü gibi, çepeçevre ve yukarda bulunan ahlak.
Sayfa 156Kitabı okudu
Yutkunurken boğazıma takılan cümleler Seni seçen gözler bir bakışa neler çizer? Görmeyene de öğretilmez ki böyle şeyler? Ne anlattım da bu haller geldi başıma? Sesime kulak veren evren ne şakaya yeltendi de farkedemedim Seni seçen beni sobeleyen ses neleri arakladı da yakaladı benliğimi Göz mi değdi? Nazar mı kaçtı ruhuma? Şakaklarıma beyazlar saklamış benden habersiz Vaktine susayan cümleler gibi kana kana içerken sensizliği Serzenişler koro misali hükmederken sessizliğe Bir topuk sesi irkilmem için bahaneler yumağı İltifata tabi hallerim hayatı sorguda Kaç güne daha sığdırabilirim ömrümün baharını Peyzaj tutmayan tohumlarla Sözler köşküne neler yakıştırabilirim? Heveslerim yol ararken benliğime Kendimden kaç kez vazgeçebilirim Söylesene! 24/1/2024 Pınar PEKĞÖZ
Reklam
Ahmet Haşim misafirlerine yemeleri için kil ikram ediyor, itiraz edenleri, "Hele bir tadın, bakın ne kadar memnun olacaksınız, ağzınızın içinde sanki bütün bir peyzaj eriyor," diye ikna etmeye çalışıyordu. Tadını güzelleştirmek için kakule bile katıyordu kile. Toprakla bir yakınlık kuruyor olmalıydı.
Sayfa 17 - Şule Yayınları/Ahmet Haşim
Şimdiye kadar Servinaz'la bu kadar yakından yüz yüze gelmemiştim.Tuhaf hal bu ilk dikkatli görüşümde onu zihnimde yaratmış olduğum melek güzelliğinde bulmadım.Gündüz hülyalarımı,gece rüyalarımı dolduran sima bu muydu?Çirkin değil fakat ona verdiğim bedii payeden aşağı.Uzaktan uzağa şeffaf hisler arasından seçilen bir görüntüde dünyamızdan başka üstün bir aleme ait müphem,hülya,cennetimsi bir bediiyat görülür.Yanına varınca mesafenin bu sihri bozulur.O letafet dağılır.Peyzaj bildiğimiz herhangi bir manzaranın adiliğini alır.Hayalimizde devleştirmiş olduğumuz şeylerin asıl realiteleriyle karşılaşınca ekseriya bu inkisara uğrarız.Tahayyülümün fantezisi nispetinde güzel olmasa da ben bu gece onu aynı niyetle sevmek kararında idim.
Eyfel Kulesi 1899'da  dikilmiş ve hemen tüm yazar-çizerilerin tepkisiyle karşılaşmıştı:  "Bu da ne böyle? Paris'in ortasında bu demir yığını?" Ama Rousseau, Eyfel'i gene o yılların bir yeniliği olan balonla birlikte  resmine yerleştirmişti. Bir resimde yanyana gelmeyecek her şey  bu resimde bir bütünü oluşturur. Rousseau, kendisini portreyle  Peyzajı birleştiren ilk ressam olarak görür: "Peyzaj/Portrenin 'mucidi' benim" der. Eyfel Kulesini ilk resmeden de odur. O garip bulutları ve kıyıdaki mini minnaak insanları da. Bu mini minnaaklar onun her resminde var.
Tek eğlence bilgisi olsa gerek:D
Nerede yapım halinde bir inşaat görseler, önünde durup ellerini arkalannda kavuşturarak seyretmeye başlarlar. Hatta çoğu zaman inşaata bile gerek yoktur, herhangi bir kazı çalışmasının, kaldırım döşemesinin, peyzaj faaliyetinin, refüjlerdeki yağmurlama sistemi montajının falan yakınlarında durup saatlerce seyredebilirler.
Reklam
356 syf.
·
Puan vermedi
Ele aldığı meselelerle farklı,kurgusuyla eğlenceli bir klasik Bilirbilmezler. Roman, Paris’te kırk yedi yaşında iki adamın tesadüfen aynı banka oturarak tanışmalarıyla başlıyor.Kısa süre içinde yakın birer arkadaş olan karakterler,içlerinden birine miras kalmasıyla beraber hayallerini gerçekleştirip kırsala taşınıyorlar.Burada tarım,
Bilirbilmezler
BilirbilmezlerGustave Flaubert · Can Yayınları · 2017361 okunma
Fakat iki türlü ahlak vardır, dedi; biri, küçüğü, göreneğe kaçanı, insanların ahlak dediği şey, durmadan değişen ve yüksek perdeden atıp tutan, saman altından su yürüten, şurada gördüğümüz budala toplantısı gibi, çıkarcıların ahlakı. Fakat öbürü, ebedi ahlak; etrafımızı saran peyzaj ve bizi aydınlatan mavi gökyüzü gibi bir gül çepeçevre ve yukarıda bulunan ahlak.
Sayfa 156Kitabı okudu
"Ziraat mühendisi olmasam peyzaj mimarı olurdum" diyor, öyle aşıkmış toprağa! Diyemiyorum ki, çocukluğunu pencere önünde fasulye çimlerken değil de, inek güderken geçirseydin görürdüm ben senin toprak aşkını...
Boşluk, keder, stres, can sıkıntısı, kaygıdan oluşan bir peyzaj içinde yaşıyoruz; bu pey­zaj içinde "insani doğamız", doğal dünya arta kalanla birlik­te giderek daha fazla değerden düşürülüyor.
592 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.