Phantomların ortasında ağaç
Sulanmış elde kabahatlar var bugün
Şefaattan mahrum olan sekiz milyar insan bugün
Sekiz milyar insandan tam dokuzu şeytan bugün ah
So fully flashed the phantom on his eyes
That when the very lance was in his heart,
He shouted ‘Allah’ and saw paradise
With all its veil of mystery drawn apart,
And bright eternity without disguise
On his soul, like a ceaseless sunrise, dart,
With prophets, houris, angels, saints descried
In one voluptuous blaze, and then he died.
Vivian once told me about a Chinese proverb that said an invisible thread connected those destined to meet, regardless of time, place, and circumstance.
I felt the phantom tug of that thread now, stretching between us and vibrating with the promise of something only fate could deliver.
Dingin gözle bakıyorum şimdi
Bedeninin nabzına ferdi;
Derin nefes alan bir insan,
Ölümle yaşam arasında bir gezgin...
-William Wordsworth'un She Was a Phantom of Delight
(O Kadın Zevkin Siluetiydi) şiirinden
Sayfa 331 - Nemesis KitapKitabı okudu
Sevmek ve kazanmak en iyi şeydir.
Sevmek ve kaybetmek ise bir sonraki en iyi şeydir.
~William M.Thackeray
The voices blend and fuse in clouded silence: silence that is the infinite of space: and swiftly, silently the soul is wafted over regions of cycles of generations that have lived. A region where grey twilight ever descends, never falls on wide sagegreen pasturefields, shedding her dusk, scattering a perennial dew of stars. She follows her mother with ungainly steps, a mare leading her fillyfoal. Twilight phantoms are they, yet moulded in prophetic grace of structure, slim shapely haunches, a supple tendonous neck, the meek apprehensive skull. They fade, sad phantoms: all is gone. Agendath is a waste land, a home of screechowls and the sandblind upupa. Netaim, the golden, is no more. And on the highway of the clouds they come, muttering thunder of rebellion, the ghosts of beasts. (…) Parallax stalks behind and goads them, the lancinating lightnings of whose brow are scorpions. Elk and yak, the bulls of Bashan and of Babylon, mammoth and mastodon, they come trooping to the sunken sea, Lacus Mortis. Ominous revengeful zodiacal host! They moan, passing upon the clouds, horned and capricorned, the trumpeted with the tusked, the lionmaned, the giantantlered, snouter and crawler, rodent, ruminant and pachyderm, all their moving moaning multitude, murderers of the sun.
The Phantom of the Opera
youtube.com/watch?v=pgz6PnH...
Her cildin mi ayrı güzel olur be zalımın kara kahyası...
Herkese selam. Bu seriye aşkım hiç bitmeyecek sanırım. Her ciltten ayrı keyif almam tesadüf olamaz. Bu öldürücü tatlılık seriye o kadar yakışıyor ki... Hemen konuya geçiyorum; hatırlayacaksınız (ben biraz zor hatırladım btw :D) geçen cilt çok heyecanlı bir yerde bitmişti malum müdürün kimliği çok tanıdık bir yüz çıkmıştı. Bu cildimizde o kaldığımız "çay partisi" sahnesiyle devam ediyor. Kraliçenin Ciel'e verdiği kayıp çocuk Derrick Arden'in akıbetindeki sır perdesi bu ciltte artık aralanıyor. Bu perde aralanırken öğreniyoruz ki aslında başka bir sorunla karşı karşıyayız; walking deadlerle...Ayrıca Cenazeci'nin matem zincirinin Phantomhive Ailesi'nin eski üyeleri ile alakası birbirinden hiç haz etmeyen Phantomhive ailesi ile Cenazeci arasında nasıl bir ilişki olabileceği sorusunu gündeme getiriyor. Bir gizem çözülürken yenisi başlıyor anlayacağınız. En sevdiğim ^_^ Öte yandan Almanya'da birbiri ardına meydana gelen şaibeli ölümler gerçekleşmekte. Sağlıklı insanlar ansızın tuhaf şekilde yaşadıkları değişimlerle ölüyor. Kraliçe'nin rahmetli kocasının da memleketi olan Almanya'da yaşanan bu olayları tatlı Cieli'miz ve sadık yâri Sebastian ile çözmek üzere Almanya'ya tek yönlü biletimizi alıyor ve kemerlerimizi bağlıyoruz. Herkese keyifli okumalar. 
Kara Kahya 18 
Yana Toboso
