İhanet ruh tecavüzüydü kuşkusuz. Tabuydu. El dokunulmaz olandı. Dokunanların tümüne karşı Hitler kesiliyordu toplum. Tek tek gaz odasına tıkacaksın hepsini...ve şalteri indireceksin!.. Hayaller ters köşeden doğru çöpe. Geriye kalan nasılsa yaman bir yalnızlık olacaktı.... Ve pişmanlık, o sonsuz öfke.
Nicedir, "Sonsuza kadar sevgi ve mutluluk içinde yaşadılar," diye sona ermiyor masallar. Yere çakılacağını bile bile çıkılan bir uçuş denemesi bu bağlamda ihanet. Ve bir büyük öç alış. Üstelik kendinden öç alış!
"Aldatmak bir tür terk ediştir zaten," diye mırıldandı en gülümseyen sesiyle. Hala kapatamadığı bir parantezdi o adam. Kapatmak istemediği ya da. Ağlama nöbetleri düşmüştü payına Nazan'ın. Özlem, hiçlik ve imkansızlık duygusu bir de!
Duman gibi yayılan ince bir yağmur sokağı ıslatıyordu. Gece, sessizliğin içinde ilerliyordu. Gece bitmek bilmiyordu bir türlü. Bir kırıklık yerleşmişti bakışlarına çoktandır.
Koyu bir yalnızlığın pıhtısında üremekteydi pişmanlık ve utanç. Neleri ötede bırakmıştı Nazan... Acı sürgün veriyordu yüreğinde. Tutkunun giderek nefrete, isyana, yalana, kine dönüştüğü bir sabah. Aslında bütün hepsi bu!