372 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Filozof Kral (Ütopik Devlet)
Öyle bir kitap düşünün ki günümüzden 2400 sene önce yazılmış olsun buna rağmen içinde yazılanlar günümüzde bile geçerliliğini korusun ve kendisinden sonra gelen tüm felsefecilerin kıblesi olsun...
Devlet
Devlet
kitabı,
Sokrates
Sokrates
'in ağzından söylenmiş ama öğrencisi
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201927bin okunma
372 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Platon’un Devlet’i Siyaset Felsefesi içerisinde önemli ütopyalardan biri. Ancak Civitas Solis, Nova Atlantis gibi diğer ütopyalardan ayrılan yanı, önemli ölçüde eğitici bir metin olarak da karşımıza çıkması. Platon bu metni, hocası Sokrates ve halkın arasındaki diyaloglar şeklinde kurgulayarak, 10 bölüm halinde yazmış. Bu açıdan biraz
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201927bin okunma
Reklam
258 syf.
·
Puan vermedi
Platon’dan Jack London’a Mağara Alegorisi
Modern klasik eserler içinde yer alan 1906 yılında okurlarıyla buluşan eserin baş kahramanı beyaz diş adında Melez bir Kurt . Kahramanımızın Annesi ile Alaska’da kuzey topraklarında başlayan roman Beyaz dişin mağarada doğumu ile birlikte bambaşka bir hikayeye dönüşüyor . Yenidoğan Beyaz Diş’in Mağara serüveni bana Platonun Mağara alegorisini hatırlattı . Yazar bir roman yazmakla kalmamış sosyolojiye psikolojiye tarihe coğrafyaya dair pek çok anlatı paylaşmış. Eserde sevgiyi-nefreti gücü-zayıflığı zenginliği-fakirliği ,kabalığı-nahifliği açlığı-tokluğu kini-şefkati Aforizmalarla tecrübe ediyorsunuz 4 de 1 köpek kanına sahip bir Kurdun Köpek yanı sadakat boyun eğme ve evcillikle anlatılırken Kurt yanı özgürlükle sembolize edilmiş . Bu eserde Bir kurt anlatılsa da İnsanın hayatına duygularına mücadelesine şahit oluyorsunuz . Her yaşta okura hitap eden bu önemli eseri okumanızı tavsiye ediyorum. Dikkat edilmesi gereken şey her çeviri eserinde olduğu gibi yayınevi ve çevirmen .
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202077,3bin okunma
youtu.be/SWrcn1X1TBI Platonun mağara alegorisi yayında Platon û Alegorîya wî Şikeftê di weşanê de ye
Kişisel okurluk tarihimdeki en büyük vasatlığım; şüphesiz ki
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
okumaya
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
’den başlamaktı. Bu akıl almaz bir meydan okumaydı bunun altından kalkamamıştım. Ve haliyle Dostoyevski’yi “anlaşamadığım yazarlar” kervanına katmıştım. Halbuki
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
okumayan en ince en basit klasiklerinden başlayıp adım adım
Anna Karenina
Anna Karenina
’ya yürümüştüm. Temelleri sapasağlam bir bina gibi inşa etmiştim Tolstoy evrenimi. 1000 sayfalık Karenin’i bile bitirdim artık önümde kimse duramaz deyip bodoslama girdim Karamazov’ların ormanına ve çıkamadım. Yetmezmiş gibi bir de uçurum soktum Dostoyevski ile arama. Bu akşam yine Karamazov Kardeşler’den çizdiğim satırlara gömüldüm. En çok da “Büyük Engizisyoncu”da çizdiklerime. Kendimi inşa etme yolculuğumda her bunaldığımda yaptığım gibi. Sanki zaman tersten akmış da
Étienne de la Boétie
Étienne de la Boétie
’nin,
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
’un,
Sokrates
Sokrates
’in,
Marcus Aurelius
Marcus Aurelius
’un öğretileri bu kesitten doğmuş gibi. Ne zaman okusam aynı şeyi söylerim; Eğer koca bir insanlık tarihini birkaç sayfaya sığdırmak gerekseydi bir Karamazov Kardeşler’deki Büyük Engizisyoncu bir de Platon’un mağara alegorisi buna yeterdi. Ve bir Büyük Engizisyoncu bana yetti Dostoyevski’yi gönlümün tahtına oturtmaya. Koca 1000 sayfada hakkı ile anlayabildiğim belki tek bölümdü. Vakit var hala, ve sabrım da var, kaderin ilmeklerinden birinde Dostoyevski ile yollarımızın yeniden kesişeceği günleri beklemeye. İyi okurlar bilir, okumak her zaman yazarla buluşmak demek değildir.
Her birimizin görebildiği tek şey kendi gölgelerimizdir.
Palahniuk Günce kitabında şöyle yazıyor: İnsanlar hayatlarını beyinlerinin sol tarafıyla yaşarlar. Ancak kişi aşırı derecede acı hisseder, üzülür veya hasta olursa, bilinçaltı bilince sızabilir. Biri yaralandığında, hastalandığında, yas tuttuğunda veya depresyona girdiğinde beynin sağ kısmında bir anda bir flaş patlar ve kısa bir süreliğine ilahi esine ulaşma imkanı sağlar. Ani esin patlaması. Bir anlık kavrayış. Fransız psikolog Pierre Janet, bu durumu, “zihinsel eşiğin alçalması” olarak adlandırıyor. Alman filozof Carl Jung’a göre bu durum bizi evrensel bilgiye ulaştırıyor. Platon’a göre hiçbir şey öğrenemeyiz. Her şey bize sadece hatırlatılır. Yeterli miktarda stres, iyi veya kötü, aşk veya şekilde asla sahip olamayacağımız fikir ve yetenekler bahşeder. Nietzche ve üçüncü safhadaki frengi hastalığı. Mozart ve üremi hastalığı. Paul Klee ve deri sertleşmesi yüzünden eklem ve kaslarının büzülmesi. Frida Kahlo ve bacaklarının kanayan yaralarla kaplanması. Bronte kardeşler ve tüberküloz. Mark Rathko ve intiharı. Flannery O’Connor deri veremi. İlham; hastalık, yara ve delilik ister. Eski ressamlar küçük ve karanlık bir odada oturup, minik bir pencerenin dışında, parlak güneşte duran şeylerin suretlerini resmederdi. Plato’nun mağara alegorisi gibi, değil mi? Jung, bir çalışmasını gölge çalışması olarak adlandırdı. Asla başkalarını göremeyiz, gördüğümüz tek şey onların üzerine vuran kendi özelliklerimizdir dedi. Gölgeler. Yansımalar. Kendi çağrışımlarımız. Her birimizin görebildiği tek şey kendi gölgelerimizdir.
Reklam
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.