Yalnızım.
Kadının öteden beriden kendisi ile ilgili konuşmasından çok o tek sözcüğün tınısına, yakınlık duyacağım kesin, diye bekliyordum. Ama şu dünyadaki hiçbir kadından, bir kez bile o sözcüğü duymamış olmamı, çok tuhaf buluyordum. Ancak, bu kadın sözcüklerle 'yalnız' olduğunu söylememişti ama suskun, feci bir yalnızlığı vücudunun çevresinde bir karış kalınlığında bir zar gibi taşıyordu ve yaklaştıkça o zarın içine sarmalanıp, kendi taşıdığım biraz batıcı havayla çok iyi kaynaşıyordu, 'suyun dibindeki kayanın üstüne yapışan düşmüş bir yaprak' gibi, benliğimi korkudan ve tedirginlikten uzaklaştırmayı başarabilmiştim.