Hayat, doğarken, ölümü kabullenerek yaşanılacağına ilişkin imzalanmış bir senet gibidir. Protestosu olmayan... Vadesi geldiğinde ödenecek bir senet..
M.Bayraktaroğlu
Dolayısıyla bir agnostik şöyle düşünür:Ben nefes aldığımı düşündüğümü yaşadığımı ya da bu kağıdın beyaz olduğunu biliyorum. Ama Tanrı böyle bir bilme biçimi ile bilinemez. Benim de başka bir bilme biçimim olmadığına göre Tanrıyı bilemem.
Tanrı, aşkın bir varlık olup merhamet ve iyilik sahibidir. O,Tanrı ve ışığın üst dünyasına ait olan babadır.Bununla birlikte evrenden ve insanlıktan son derece uzaktır. Ve ona gerçekten yabancıdır.
İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir, bu acıların sebebi bencil ve doymak bilmez isteklerdir. insanın bencilliği ve istekleri sona erdirilebilir sonuçta bütün bu doymak bilmez Arzu ve iştah ortadan kaldırıldığında, ulaşılan durum Nirvana olarak adlandırılır.
Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı olabilmenin sırrı,ne geçmişin yasını tutmakta,ne de gelecekle ilgili endişe duymakta.Sağlıklı olabilmenin sırrı,bilgece ve farkında olarak anda yaşamakta.
Aile,zihinlerin bir araya geldiği bir yerdir.Eğer zihinler birbirlerini severlerse ev bir çiçek bahçesi kadar güzel olur.Ama zihinler birbirleriyle uyum içinde olmazlarsa, bahçeyi darmadağın edecek bir fırtına oluşur.
Her şeyin yakıcı,yok edici bir ateş olduğunu,ateşi besleyen şeyin de arzular,istekler, öfke, nefret dünyaya aldanma olduğunu söyler.Nirvana, işte bu ateşin sönmesidir.
Budist inancına göre hayat ne ilk ne de sondur. Ölüm yoktur, o mutlak bir son değildir. Ölüm ruhun bir bedenden ikinci bedene geçmesidir. Yani yeni bir hayat suretine girmesidir.