Bir gün Fuat Sezgin hocası ve İstanbul'da Şarkiyat Enstitüsü'nde beraber çalıştıkları Hellmut Ritter'i ziyaret ettiğinde Ritter: "Fuat günde kaç saat çalışıyorsun?" diye sormuş. O da 10-12 saat çalıştığı halde biraz fazla göstermek için 16 saat demiş. Ritter: "Olmaz Fuat, bir ilim adamı günde 24 saat çalışmalı" demiş. Burada Ritter'in kastettiği bir ilim adamının zihninin çalıştığı konuya 24 saat konsantre olmasıdır. Ancak bu konsantrasyon sonucunda bir şeyler bulabilir, bir şeyler keşfedebilirsiniz.¹ ** ¹ Mehmet Genç ağabey bu anekdotla ilgili şu yorumu yapıyor: "24 saat çalışılır mı? Mübalağa gibi geliyor ama ben şahsen tecrübe ettim. Gerçekten 24 saat ayırırsanız ilimde size kapılarını aralayabilir. Nasıl olacak; yemeyecek, içmeyecek, uyumayacak mıyız? Bunların hepsini yapacaksınız ama uğraştığınız problem devamlı kafanızda olacak. Hatta uyurken rüyanızda göreceksiniz. Hatta çok kere problemle uyur insan, sabah çözmüş olarak kalkabilir. Beynin nasıl çalıştığı hakkında malumatımız yok. Yeni yeni öğreniyoruz. Diğer organlar gibi beyin de kendi işini görüyor."
Olgunluğu tanımlamak
‘Duygusal olgunluk’ bir kişinin başkalarıyla derin duygusal bağlar kurarken aynı zamanda nesnel ve kavramsal olarak düşünme becerisine sahip olduğu anlamına gelir. Duygusal olarak olgun insanlar bağımsız şekilde görevlerini yerine getirirken hem derin duygusal bağlar kurabilir hem de günlük hayatlarına sorunsuz bir şekilde devam ederler. İstedikleri şeylerin doğrudan peşinden giderler ve bunu başka kişileri sömürmeden yaparlar. Kendi hayatlarını kurarken aile ilişkilerini bundan ayrı tutarlar. (Bowen, 1978) İyi gelişmiş bir benlik duygusuna (Kohut, 1985) ve kimliğine (Erikson, 1963) sahiptirler ve en yakın ilişkilerinin değerini bilirler. Duygusal olarak olgun insanlar, iyi gelişmiş empati ve dürtü kontrolü becerisine sahiplerdir. Duygusal zekâ sayesinde rahattırlar, kendi duygularında dürüsttürler ve diğer insanlarla iyi geçinirler. (Goleman, 1995) Diğer insanların iç yaşantılarıyla ilgilenirler ve başkalarıyla duygusal yakınlık kurarak samimi bir şekilde bir şeyler paylaşmaktan zevk alırlar. Bir problem olduğunda çözmek için diğer insanlarla doğrudan iletişime geçerler. (Bowen, 1978) Duygusal olarak olgun insanlar, bilinçli olarak duygularını ve düşüncelerini gözden geçirirken gerçekçi ve ileriye dönük bir şekilde stresle başa çıkmaktadır. Gerekli olduğunda duygularını kontrol edebilir, geleceği öngörebilir, zor durumları kolaylaştırmak için empati ve mizah becerilerini kullanabilir ve başkalarıyla olan bağlarını güçlendirebilirler. (Siebert, 1996)
Reklam
Problem bazen kişinin hayatının tam ortasındadır ama kişi bunu göremez!
I had a life problem. As in, my life sucked and I needed to fall into a coma variety of sleep if I were going to have any shot at formulating a plan for my future when I woke up.
Bir problem, kendisini meydana getiren yaklaşım tarzı aynı kaldıkça çözülemez. Albert Einstein
Bulaq başında bir çinarı xatırlayın. Bulaq çinarı yaşadır, çinar bulağı. Dövr və bu dövrün insanı. Bunlar biri digərini tamamlayır.Əsrimizin əvvəlində Sabir nadan atanın dili ilə “oxutmuram, əl çəkin” deyirdi. İndi hansı ata övladını oxutmaq istəməz?.. Demək, bu gün artıq bu məsələ problem deyil. Bəs Sabirin “Oxutmuram, əl çəkin” şeiri bu gün üçün ölüdürmü? Yox! Sabah üçün də ölməyəcək. Niyə? Ona görə ki, burda məsələ mövzuda deyil, şairin yanğısındadır. Demək, yaşayan mövzu və problem deyil, şairin ürək yanğısıdır. Bu günün problemində də bu günün şairi Sabir kimi yana bilirsə, şeiri həm bu günün şeiridir,həm də sabahın. Qorki demişkən, ədəbiyyat insanşünaslıqdır. Sənət insan duyğularının tərcümanına çevrilərsə, o, bütün dövrlər üçün yaşarı olur.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.