Merhaba, sindire sindire okudum ve bitti sonunda. Bitmesinden çok okurken aldığım haz bambaşkaydı.
Çocukluğun yaraları, yarım bırakılmış duygular , zaman zaman dünyaya bir kapının köşesinden bakan ve baktığı zaman büyümek zorunda kalan çocuksu düşünceler, bazımızda tatlı hislerin başlangıcı olan, duvarda dans eden ışık oyunları ile bize göz kırpan hisler romanı bu kitap. Aklım hala gömülü o kitapta, gizlemenin, o tatlı kaygıların dile getirilmesinin mümkünlüğünde. Ve yazar bunu o kadar güzel yapmış ki, adeta ilmek ilmek örmüş duyguyu. Kitabı okurken anlatmış olduğu o ışık oyunlarını, küçük heyecanları yaşadım da yaşadım. Aşkları, mekanları nasıl da hayattın içinden, nasıl da sinemasal. O arada verilen şarkılarla birlikte okumak ise yeşertti kitabı, yaşam dolu bir okuma oldu. Gün ışığı vurmuş, şıkır şıkır, taşların üstünden kaya kaya akan berraklıkta bir anlatımı var Şükran ablanın. Okursanız atarsınız muhakkak :) Kitabın sevdiğim bir fotoğrafı ve kitapta geçen şarkılardan sevdiğim bir şarkıyla paylaşıyorum.
Altını çizdiklerimden de şuraya bırakıyorum :)
"Bu yeni dünyada bütün renkler bir yağmur ertesi berraklığında parlıyordu."
" Çalan teneffüs zili ile birlikte ellerimizin sızısı yavaş yavaş kaybolurken, biz her gün, tekrar tekrar, yenilmeyi öğretilen ruhlarımızı birbirimizden saklamaya, bize kaybedeceğimizi şimdiden söyledikleri bir hayata alışmaya çalışıyorduk. "
" Işık mutfağa, tıpkı okuldan döndüğüm saatlerde Şarampol 'deki evimize düştüğü gibi düşüyordu. "
#günyıldızı
Gecenin bir yarısı. Kitap bitti.. Mutlu muyum peki hayır! Soru işaretleri kafamda henüz daha hesaplaşmadık diyor bazılarıyla..
Yıl 1940 lar. İlk kitapta Rüstem ile yollarımız kesişmişti. Hatırlarsanız radyosunu tamire götürdüğü başka bir Türk casusu ile de tanışmıştık. Namı diğer Gün yıldızı Mustafa İzzet. Bu kitapta onun hayatı ile döneme geçiş yapıyoruz. Çeyrek asır öncesinde 2. Dünya savaşının en şiddetli günlerinde Bulgaristan topraklarında Alman askerleri cirit atmakta, müttefikler üstünlüğü ele geçirmeye deva ederken ülkedeki bir takım sosyalist örgütlenmelerde şiddetli biçimde teşkilatlanmış durumdaydı. Mustafa İzzet ise sahte kimlikle girdiği radyo binasında tüm konuşmaları kurduğu gizli düzenek ile kaydetmekte ve raporlamaktaydı. Ülkedeki bazı Türk istihbaratının elemanları teker teker öldürülmeye başlanınca Mustafa da kendini istemeden bu cinayetlerin içinde bulur. Artık hem kendini kollamalı hem de ölümlerin ardında kimlerin olduğunu bulmak zorundadır.
Tahminimizin dışında gelişen olaylar, Mustafa İzzet’in ailesine dair geçmiş sırlar ortaya çıkarken finalinde hüzünle kitabımı kapattığımı söylemeliyim. Başka sonra dönemin şartları düşünüldüğünde zekice kurgulanmış hamlelerle, istihbaratın, askeri tekniğin ve zekanın yerli yerinde kurgulanması, akıl oyunları ile temponun hiç düşmediğini söyleyebilirim. Karakterlerin birbiri ile sürpriz karşılaştığı sahneler minik bir şaşkınlık yarattı. Sözü çok uzatmam yersiz bu dopdolu eser için..
Gün YıldızıHamdi Akyol · Kapı Yayınları · 037 okunma
Hitler Annen Seni Çağırıyor 'un adı kapagindaki cocugun okuyucuyu etkileyecek sekilde olmasi, konunun guzelligi ile dikkati ceken roman."
Dili konusu yasanmışlıkların yansıması üzücü helekı bu bır çocuğun iç dünyasında bıraktığı izleri düşünüce insanın içi eziliyor..
"hitler döneminde fransa'da yaşayan bir yahudi çocuğunun hayatını anlatır. annesi kızdığı zaman hitler olarak çağrılan küçük yahudi çocuk bir süre sonra çevrede ki insanların etkisiyle de hitlercik adını verdiği ikinci bir kişilik yaratır kendi içinde. aslında çok iyi olan yahudi çocuğun kötü yanıdır hitlercik. derslerini çalışmayan, çevreye zarar veren, duvarlara yahudiler için nefret söylemleri yazan tarafıdır."
Hitler Annen Seni Çağırıyor hakkında edebiyat çevresinde kı söylemler se:
'İnsanı şaşırtan bir kitap!' (Nouvelles Litteraires)
https://1000kitap.com/yazar/i20010herkesin içinde uyuyan führer'i ortaya çıkarıyor...' (Les Depeches)
'Bir kanlı dönemin ince güldürüsü...' (L'Express)
Alain Spiraux
(1926-2008) Paris'te doğdu. Romanları sırasında, radyo oyunları, kısa öykü ve şiirleri bulunmaktadır.
#Okuyun & okutun
Cahit Zarifoğluna ait hangi metin olursa olsun onun dünyasına bir iklime geçer gibi girersiniz. Yeni bir iklime girmenin ne gibi etkileri oluyorsa nasıl değişiyorsa insanı öylece değişirsiniz.
1. Şiirler
2. Yaşamak
3. Konuşmalar
4. Romanlar
5. Hikâyeler
6. Bir Değirmendir Bu Dünya
7. Zengin Hayaller Peşinde
8. Sütçü İmam
9. Çocuklarimizla Atlara Biniyorduk
10. Okuyucular
11. Mektuplar
12. Radyo Oyunları
13. Rilkenin Romanında Motifler
………..……………………………………………………………
1921'de Hamburg'da doğan Wolfgang Borchert, 1941'de Rus Cephesi'ne gönderildi. Yaralı ve hasta olarak geri döndü ve kendini yaralama ve yıkıcı faaliyetler için hastane, cephe ve hapishane arasındaki savaşı geçirir. 1946 sonbaharında, bir haftada onu savaş sonrası Alman döneminin ilk ünlü yazarı
Kitap “Söz konusu kitaplar olduğunda tarafsız kalamadığımı kabul etmeliyim, onlara bayılıyorum. Ancak her aşk gibi, kitaplara olan zaafımın da gözü kör. Çoğu okur gibi ben de okumayı neden sevdiğimi, bu eylemin beni ve sevdiklerimi nasıl etkilediğini hiç sorgulamadım.”sözüyle başlıyor.Bu söz bile yaptığı eylemin sebebini aramak için bireyin
Bandura'nın çalışması, istenmeyen gebelikleri önleme, AİDS'in yayılmasını
kontrol etme ve okuryazarlığı teşvik etme gibi sosyal ve ulusal problemlere dikkat
çekerek uygun davranış modelleri hazırlamak üzere televizyon ve radyo
programlarına uyarlandı. Bu programlar dinleyicilerin ve izleyicilerin kendi davranışlarını değiştirmede imrenecekleri modeller şeklinde davranan kurgusal kişiliklere dayanıyordu. Bu televizyon ve radyo oyunları üzerine yapılan araştırmalar, güvenli seks yaşantıları, aile planlaması ve kadının statüsünü yükseltme gibi istenen davranışlarda önemli artışlar kaydedildiğini göstermiştir
(Smith, 2002a).