Samet

296 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Dünya
Tıpkı bir sıradan bir insan gibi, her gündelik hareketin, düşüncenin ve adımın olumsuz tarafından bakarak başlayan kitap, her alınan nefesteki güzelliği bile bulabilen duygusal insana dönüşüyor. Başladığı yerde hak verip uyanıp elinizi yüzünüzü yıkamanızdan bile şikayetçi olabilirsiniz, ama bittiği yerde su damlasına aşık da olabileceksiniz. İnsandan bıkabilirsiniz başladığında ve hatta artık soğuyabilirsiniz, ama kendinize ve tüm sahip olduğunuz şeylere de sarılmak isteyebilirsiniz kitap bittiğinde. Kitap sanki tüm bunların arasına bir macera koyup basılmış gibi. Çerçeve en başından beri bu ama söz konusu macera da ilginizi çekmekle kalmıyor sizi de içine alıyor. Ama o çerçeveyi asla unutmuyorsunuz, kitap bitince de unutacak gibi değilsiniz.
İnsanlar
İnsanlarMatt Haig · Domingo Yayınları · 20237.2k okunma
Reklam
520 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 45 days
Sanırım bir sürü vakitsizliklere denk gelmesinden ötürü en uzun sürede okuduğum kitap oldu kendisi. Bu bile ayrı olarak değerlendirilme sebebi olabilir. Kitap sona yaklaştıkça Tutukçular Çemberi Tablosunu hatırlattı bana. Hedeflerin aslında yeni bir başlangıç noktaları olduklarını, her sonun bir başlangıç olduğunu, her başlangıcın bir son olduğunu ve son olarak bu döngüye saygı duyulmadığı takdirde insanın zaman tarafından nasıl kabul görülmeyeceğini, ona neler yapabileceğini. Kitap sanki Amerikan bir yazar tarafından yazılmaya başlanmış, sonrası ise Fars veya Alman bir yazar tarafından devam ettirilmiş gibi. Sanki bir yazarın acemilik ve ustalık dönemini birlikte barındırdığı bir kitap gibi, belki de bilerek yapılmış bir şey.. Bu düşünceme neden olan şey ise kitabın başındaki tipik Amerikan duygusuzluğu oldu. Her şey çok sıradan ve öngörülebilir ilerliyor, şaşırtıcı olaylara bile aşinalık okurda mevcut olabiliyordu, neyse ki son 10 bölüm bu durumu biraz telafi etti. İçerik bence inceleme için spoiler perspektifinde biraz riskli ancak bir şeyler söylemem gerekirse; Yargılarımızla "bastırmamız" gerektiğini düşündüğümüz kişiler söz konusu yargılarımızın büyük olasılıkla atasıdırlar ve bu yargıları oluştururken şüphesiz her zaman yargısal çeşitlilik ülküsü altında hareket etmişlerdir. Ne yazık, bu amaca bir kez ulaşmamıştır hiçbir yargı atası. Belki biraz daha kavrulması lazım insanoğlunun...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392.6k okunma
240 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Ay ve Altı Peni ( Penny,kuruş). Ay, hayalleri; Altı Peni ise kurulu düzeni ve parayı temsil etmekte. Dünyanın her yerinde toplumda tutunabilmek, toplum gözünde saygınlık kazanmak adına kendini, hayallerini törpüleyen insanlar mevcut. Her zaman var olagelmişler, her zaman da var olacak gibi ilerliyoruz. Kitapta da aslında genel yargılar ile değerlendirildiğinde "mutlu " veya "huzurlu" sayabileceğimiz insanları bu şekilde değerlendirmeye hakkımız bile olmadığı anlatılıyor. Törpülenmiş bu kişilerin bu yargılamalardan korkup hayallerini gerçekleştirememeleri, hayallerini gerçekleştirenleri nasıl da kolay yargılayabilmeleri için sonsuz bir kaynak oluyor, kitapta olduğu gibi. Bir şeyleri bırakmanın, onlara veda etmenin zorluğu altına giremeyen insanların diğer her konuda cesaret gösteren insanları takdir etmelerinden bağımsız olarak bu cesareti gösterenleri yadırgamaları da bence korkularından kaynaklanıyor. Veda etmeye katlanamama, yeni hedeflere yönelememe korkusu, belki de sadece ölümü beklemek üzere yaşamalarını dahi değiştirememe korkusu... Belki hayatta karşılaşsanız duygusuz, kalpsiz ve hatta vefasız diyeceğiniz bir insanı, veda etmeyi veda değil yeni bir başlangıç olarak gören bir insanı tanımak ( ne yazık ki onun izin verdiği ölçüde) size de heyecan verici geliyorsa bu kitap istediklerinizi defalaraca size verebilir. Spoiler'dan olabildiğince kaçınmamdan ötürü bu kadar yüzeysel oldu ancak anlatılacak kesinlikle çok şey var..
Ay ve Altı Peni
Ay ve Altı PeniW. Somerset Maugham · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020552 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
188 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Dünyanın bambaşka uçlarında, bambaşka kültürlerde, bambaşka kişilerin, daha doğrusu kadınların, toplum kuralları içerisinde sıkışıp kalmasını kabullenememesi üzerine attıkları ilk adımları ve devamını, her duyguyu hissettirecek şekilde anlatmış yazar. Birbirinden bağımsız, ancak temelinde benzer hak ihlallerine maruz kalan kadınların ayrı hayat hikayeleri aslında '' Koca Dünya''nın küçüklüğünü gösteriyor bizlere. Avrupa, Asya, Amerika... her harekete farklı isim vermeleri, bunları birbirinden ayırır mı ? Her birinin sözde medeniyetin lokomotifi oldukları iddiası, içerisinde barındırdığı insanlık dışı '' kültür'' ü, '' adet'' i haklı kılar mı ? Peki ya haklarının ihlal edildiğini söyleyen toplum kesimlerinin '' böyle geldi, böyle gider''i kabullenişi, bu düzenin karşısında bir tehdit midir ki ? Bu yalnızca ihlal edilen bir hak için, gözetilmeyen bir unsur için geçerli değil. Sahip olduğu kötü koşulları ata geleneği gibi kabullenen kimselerin serzenişleri duyulmaya layık mıdır, bu koşulları değiştirmeye çalışan kimselerin önüne çıkmaları da göz önüne alındığında ? Kitap biraz da bu noktalara dokunuyor. Koşullar kötü ancak, değiştirmek imkansız mı ? Kötü olması, söz konusu koşullar içerisinde iyi durumda olanların mı hareketine bağlı sadece ? Bu açıdan da bakılarak, bireylerin haklarını önemseyen kişiler için, çok teferruatlı olmasa da aradığını bulduracak bir kitap.
Saç Örgüsü
Saç ÖrgüsüLaetitia Colombani · Yan Pasaj Yayınevi · 20206.7k okunma
147 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Git gide benliğinden uzaklaşan veya uzaklaştırılan Anadolu, Kitap ile yanı başınıza kadar geliyor, size sizi hatırlatıyor. Bunu yaparken ayrımcı milli duygularınızı körüklemek yerine bütünleştirici milli duygularınızı körükleyerek Anadolu'dan başlattığı iyimserliği İnsan'a yayıyor. Sanıyorum ki Kitabın güzelliği, çirkinliklerimizi de saklamadan göstermesinden geliyor. "Canım Anadolu" ; beraberinde tüm bastırılmış, susturulmuş ve bağnaz duyguları ile yanınıza geliyor. Ki neden hep onu "getiriyorum", bu vesile ile de ötekileştiriyorum bilinmez. Bu mu isteniyor ki bizden diyerek suçu kendimden de uzaklaştırmak istemesem de düşünmeden edemiyorum. Son olarak, kitapta defaatle dem vurulan ve düşüncelere iten " Edilgen Memur" kavramı beni üzerinde hep düşündürdü. Genel olarak memurların yalnızca saat 17'yi görmek amacıyla saat 9'da görevlerinin başına geldiği, bana dokunmayan yılan bin yaşasın düsturu ile hayatlarını sürdürmeleri nedense hep mevcut, tıpkı kitaptaki zamanda olduğu gibi. Nispeten bunu ' kokuşmuş bürokrasi ' ye bağlasak da burada toplumdaki düşünce kalıplarının etkisi hiç mi yoktur? Hizmet etme amacıyla sahip olunan iş, hizmet ettirmeye ne zaman dönüşür? Bu ne zamandan sonra kanıksanır? Peki ya toplum, bu bilinci ne zaman edinecek? Umarım bu karanlıklar da çıkar aydınlığa. Kanıksadığımız durumlar artık olağanüstü olur da olağan durumlar artık bizim de Olağanımız olur.
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 201010k okunma
Reklam
Reklam