Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ece Ceren Gültepe

Kimse yaşadığını bilmese ve günün birinde tek başına ölse gerçekten yaşamış olur muydu insan?
Reklam
İnsanların zengin, fakir veya ne kadar kültürlü olduklarının bir önemi yoktu. Yaşayan herkes suç işlemeye meyilliydi. Sadece birilerinin ilk taşı atmasını bekliyorlardı.
Çocukluğu, mutluluğu falan unutmak üzmüyor beni. Hayat bir şekilde bunları elinizden alıyor zaten. Ancak zamanla, kaybettiğiniz insanların yüzlerini, seslerini unutmaya başladığınızı anlamak daha fazla acıtıyor insanın canını.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bugünlere savaşarak geldik. Ancak savaş, beraberinde medeniyeti getirmedi. Tıpkı medeniyet sanılan şeyin savaşın önüne geçemediği gibi.
Çoğunluğun sürü psikolojisi ile kabullendiği hiçbir düşünceyi, tek başıma yıkamayacağımın bilincindeydim.
Reklam
Ölümcül hastalık taşıyan birini görünce ya bana da bulaşırsa diye korkuyoruz da ölen birini görünce ya ben de ölürsem diye düşünmüyoruz.
Belki de sizin bu kitabı okuduğunuz gün, dün yaşamış olanlar için distopyadır. Öyleyse ne acı ki insanlar, yarın dünya daha güzel bir yer olsun diye, bugün hiçbir şey yapmamışlardır...
Sen ne kadarının gerçek olmasına izin verirsen o kadar geçektir. Gerçek olmasına izin verdiğin şeyler, senin seçimlerindir. Seçimlerin de senin karakterini gösterir.
İnsanlar kendine haklı olduğunu, güçlü olduğunu, değerli olduğunu söyleyemeden yaşayamazlar. Bu yüzden sözleri ve eylemleri kendi görüşlerinden ayrıldığınnda, çelişkiyi uzlaştırmaya yardımcı olmak için mazeretler aramaya başlarlardı. Çocuklarını istismar eden ana babalar, gayrimeşru işlere bulaşan din adamları, küçük düşürülen politikacılar, hepsi bahane üretiyorlar.
Reklam
“Seviyorumlar, söz ile değil gönül ile olur. Testide bal varsa ancak o zaman dışına da bal sızar. Sirke olan testiden bal sızdığı nerede görülmüş?”
Her şey küçük bir dokunuşla başladı, teni aşıp yüreği titreten, öze değen bir dokunuş… Üstelik bunu yapan bir büyücü değil, sadece bir insandı, başkasının derdiyle yanan bir insan…
“İnsanoğlunun ihtiyacı; incir yaprağını giysi yaptığı dönemdeki kadar yalın olmak, bir hırka ve bir lokma ile gönlü dolup taşan Yunus Emreleri, Mevlanaları örnek alarak, ömrünü güzellikten iyilikten yana harcayarak geçirmektir.”
ŞARTLI REFLEKS Uslu duran çocuklar Gibiyiz hepimiz, Yürümeye korkuyoruz yolları. Birisi yüksek sesle konuşsa Ödümüz patlıyor bayağı. Pavlov'un köpeklerini geçtik Şartlılıkla. İşte bunda ilerledik bayağı. Balçık olmuş sularımız Göle dönüşmüş, mayalı. Oysa sesimiz gür çıkardı Bir zamanlar, Soluk alışlarımız dingin. Hiçlik âleminden gelmiş Birisi olarak Dünyayla bağımız zengin.
“Zihnini olasılıklara açık tutarsan hiçbir şeyin imkânsız olmadığını görürsün…”
1.290 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.