Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ravza Gözcü

Sabitlenmiş gönderi
Çalışma arzum -yaratıcılığımla mümkün olduğunca yakın ve özgür bir ilişki içinde olma isteğim- acıya karşı ne olursa olsun mücadele etmek için, kendime mümkün olduğunca aklıbaşında, sağlıklı ve dengeli bir hayat kurmak için en güçlü kişisel gerekçem.
Sayfa 207Kitabı okudu
Reklam
“O da benim gibi mutsuz demek ki. Mutsuz insanlar, başkalarının mutsuzluğunu görebilirler.“
Sayfa 106Kitabı okudu
“Vatandaşlık görevi“, “onur”, “sadakat” gibi şeylerden bahsetseler de insanların yaptıkları her şeyin odak noktası bireydir. Bireyin ötesinde bu sefer başka bir birey vardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Toyluğum, cahilliğim yüzünden güzel bulduğum şeyleri alıp resimlerimde de bu güzelliği vermeye çalışmıştım. Oysaki gerçek ustalar en sıradan süjeleri seçip kendi yorumlarını katarak güzel bir şey yaratıyorlardı. En çirkin şeyler onları büyülüyor, bakmak dahi midelerini bulandırsa da bunları resmetmekten haz alıyorlardı. Kısacası gerçek ustalar başkalarının beklentileri ile zerre ilgilenmiyordu.
Reklam
120 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai
7.3/10 · 33,2bin okunma
Kendine yeterli olmanın aptalca ısrarı! Farazi duyuların bu klinik farkındalığı! Bu duyularla, havaya ve nehre ait düşüncelerle oluşan ruhumdaki bu karmaşa -hepsi de yaşamın kötü koktuğunu ve bilincinde canımı yaktığını söylemek için. Hepsi de Eyüp’ün kitabındaki şu basit ve engin cümlenin nasıl söyleneceğini bilmemek için: “Ruhum yaşamımdan yoruldu!“
Olduğumuz her şey şansa ve hileye bağlı ve böbürlendiğimiz bu yükseklik, bize ait değil.
Diğerlerine karşı olan derin uyumsuzluk duygumun nedeni, bana göre, çoğu insanın duygularıyla düşünürken benim düşüncelerimle hissetmem.
Bu adamın sırtı uyuyor. Bu adamın, önümde aynı hızla yürüyen tüm bedeni uyuyor. Bilinçsiz olarak yürüyor. Uyuyor çünkü hepimiz uyuruz. Tüm yaşam bir düştür. Kimse ne yaptığını, ne istediğini, ne bildiğini bilmez. Kaderin ebedi çocukları olarak yaşamlarımızı uyuruz. Bu duygu, ne zaman düşlerime egemen olsa bu nedenle, tüm çocuksu insanlığı tüm uyuyanları, herkesi, her şeyi saran muazzam bir şevkatle hissederim.
Reklam
Nesne başka bir şeye dönüşmez çünkü onu biz değiştiririz. Gerçekler üretiriz. Hammadde aynı kalır ama sanatımız ona, artık aynı olmayan bir şekil verir. Çam ağacından yapılmış bir masa hala çam ağacıdır ve masadır. Masada otururuz ama çam ağacında oturuyoruz demeyiz.
Hissettiğim zaman ben kimim? Ben varken içimde ölen nedir?
Çevre nesnelerinin ruhudur. Her şeyin kendi ifadesi var ve bu ifade her şeye dışarıdan geliyor. Her şey üç çizginin kesişmesinden oluşuyor ve bu çizgide tek bir şey oluşturuyor: Belli bir miktarda malzeme, bunu yorumlama biçimimiz ve çevre. Üstünde yazı yazdığım bu masa masif tahta, bir masa ve odada diğerleriyle birlikte bir mobilya. Bu masaya ait izlenimim, eğer aktarmak istersen, tahtadan yapıldığı, bazı yararları olan bir masa olduğu ve üstüne konan nesneleri taşıdığı, yansıttığı, onlardan etkilendiği, bu nesnelerin ona dışsal bir ruh sağladığı kavrayışlarından oluşur. Rengi, renginin solması, lekeleri ve çatlakları -hepsi dışarıdan gelir ve bu ona ruh verir- ahşap olma özelliği dışında. Bu ruhun özü, yani masa olması da dışarıdan gelir ve onun kişiliği olur.
Okurum ve özgürleşirim. Nesnellik kazanırım. Kendim ve dağınık olmaktan çıkarım.
“Kekine aynı zamanda hem sahip olup hem yiyemezsin.”
Herhangi bir sosyal zorunluluk fikri -bir cenazeye katılmak, birisiyle iş konusunda konuşmak, istasyonda tanıdığım veya tanımadığım birisini beklemek- gün boyu düşüncelerimi karıştırıyor ve bazen bir gece öncesinden sıkılmaya başlıyorum ve iyi uyuyamıyorum. Olay gerçekleşince, kötü düşüncelerimin önemsiz olduğu ortaya çıkıyor, endişelerim gerçekleşmiyor ama gelecek sefer de aynısı oluyor; öğrenmeyi hiçbir zaman öğrenemiyorum.
1.310 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.