görünmez camlara mı çarptım
dalgınlığın aynasında o akşam
bambaşka bir şehre uçacaktım
yıldız yağmurundan sırılsıklam
yalnızlığımda o kadın bekliyordu.
yanlış bir hayalin şehrinde kaldım
sevdiği ben değilim anlatamam.
o aşk bu değildi tasarladığım
büyük bir tenhalık nasıl korkmam
korkularım bir canavar doğurdu
bilmem n'apsam nereye kaçsam
yeşil karanlışında ağır tutsağım
gözlerinden çıkmak başlıca tasam
saçlarının zincirinde elim ayağım
kirpikleri süngü takmış bir ordu
bütün saatler bir anda durdu...
Gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
"Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına,
ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın
yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın
kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu
düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı
kendini koru!"
Boşuna uzatıyorum kollarımı ona, sabahları, ağır rüyalardan ağarırken, beyhude arıyorum onu geceleri yatağımda, mutlu safiyane bir düş beni aldatınca, çayırda onun yanında oturup, binlerce öpücükle onu örtüyormuşumca. Ah, uyku sersemi sendeleyerek el yordamıyla ona yürüyüp, kendime gelince - basınç altındaki kalbimden gözyaşı selleri akıyor ve karanlık bir geleceğe bakarak umarsız ağlıyorum.
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu