İnsan aklı, doğru dürüst kavramlaştıramayacağı bir realite karşısında rahatsız olmaktadır. İşte varlık, böyle bir realitedir. "Ben-im"in aktif bir fiil olduğunu idrak etmek bize zor gelmektedir. "O-dur"un son noktada bir şeyin durumuna işaret etmekten çok, hem o şeyin varolmasına, hem de nasıl ise öylece varolmasına sebep olan ilkel bir varlık fiili olduğuna işaret ettiğini görmek,belki bize daha da zor gelmektedir.
Reklam
Metafizik tamamen mitolojik bir vakıa- dan ibarettir ve realite adına ne varsa akılla, deneyle, fizikle ispat edilir dediler.
Tanpınar'ın dediği gibi, "Türk musikisi' Zaharya ile Dede arasındaki tekâmülünü" Mevlevîhanelere borçludur.
Realite:)
Beyaz gemi gittikçe uzaklaşıyordu.
Sayfa 51
Gökyüzünde temaşa eylemek, varlığımızı sonsuza alıştırmak, sonsuzla tanıştırmaya teşebbüs etmek veya sonsuza aşina kılmak gayreti demektir. Gökyüzünü temaşa ettiğimiz zaman, onun herhangi bir noktasını, bölgesine veya bölümünü diğerlerinden tefrik edemiyoruz. Gökyüzü bütün varlığı kuşatan, bir birlik içindedir. Gökyüzü temaşası, varlığımızı aynı zamanda vahdet fikriyle de tanıştırıyor. Dolayısıyla sonsuzluk ve vahdet iç içe geçmiş iki büyük ve ilahi realite olarak, ruhun susuzluğunu gidermektedir.
Reklam
Realite bu kadar sadedir. İnsan kendini onun önünden silebilse, işte gerçekleştiği zaman trajedi bile bu kadar sadedir.
Sayfa 407Kitabı okudu
Realite bu kadar sadedir. İnsan kendini onun önünden silebilse, işte, gerçekleştiği zaman trajedi bile bu kadar sadedir.
Sayfa 406Kitabı okudu
Denenemeyenler: Realite ve Düş
Gece gece bir şeyler yiyip tıkınırken birdenbire içine gelen huzur, mutluluk ve yüzünde oluşan o çocuk gibi sırıtmasıyla odasının içinde dönüp durmuştu. Aynaya bakıyor ve gülümsüyordu. Nedenini kendisi de anlamıyordu ama genelde içine saplanmış olduğu distopyasından, kısa bir müddet olsa dahi kurtulmak ve tadını çıkarmak istiyordu. Gerine gerine odanın içinde yürüyor, gülümsemeye devam ediyordu. Bi' anlığına koca, güzel, yeşil bir vadide etrafına bakınıyor; bi' anlığına da küçük ama gayet de güzel bir plana sahip kasabada dolaşırken, güzel bir hanımefendiye yol veriyor ve rica ediyordu. Sonra yoluna devam ediyordu. Hepsini kafasının içinde yaşıyordu ama o gerçekten yaşıyor gibiydi. Henüz delirmediğinden gayet emindi sadece tadını çıkarıyordu. Etkisi geçecek ve yarın okula yollanacaktı. Aynı sıkıcı rutinini büyük bir sevgiyle kucaklayacaktı (!). Ama yarının, klasikleşmiş rutin haline gelen günlerden ufak bir farkı vardı. Kaçak-köçek işlerle muhatap olan pek de bir samimiyetinin bulunmadığı, dili "arkadaşım" demeye dahi varmadığı, arkadaşından silah için ricada bulunacaktı. Bir adet de kurşun. Evet evet. Sadece bir kurşun. Canına mı kıymak isteye acaba? Neyse canım. Sabah ola hayrola...
Sait Faik Adalı'ya büyük adamsın derseniz, o size; - Yuuut! der. Tornistan edebiyatı şeflerinden biri, Sait Faik için henüz milli edebiyat yapmadığını söyledi. Buna biz; - Yuut! deriz. Çünkü Sait Faik milli edebiyatın ta kendisini yapı- yor. Tornistan muharrirleri lütfen anlamalılar ki millet milliyetçilikten ayrı değildir, Sait Faik milletin her ferdiyle; çöpçüden köylüye kadar "memleketin efendisi"yle alakadardır. Sait Faik milli edebiyatı şatafatlı cümlede değil, hissi ve lisanı halkçı olan yazıda bulmuştur. Sait Faik'te bu nevi yazının daniskasını bulursunuz. Adalı'ya sen realistsin desem, o bana: - Her sakallıyı baban sanma, der. Mamafih Sait Faik realisttir. Realizm bir kitlenin hissini, bahtını, hareketini hatta rüyasının mecmuunu (toplamını) toplayan tarzdır. Cinnet, harikuladelik, realitenin bir parçasıdır. Lafı uzatmayalım, Adalı diyecek ki: Realite amcanın malı mı? Ben de mahcup olurum.
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Sevgilinin hayaline, onun realitesinden daha büyük düşman olmadığını bilirsin, değil mi Meral? Çünkü en büyük rakip odur. Bu hakikati kendine mesele yap ve deş. Göreceksin ki, Meral, sevgilinin hayali sandığımız şey, onun bütününden tecrit edilmiş bir realite parçasıdır."
Sayfa 369Kitabı okudu
“Her kurgu yeni kurgulara sürükleyeceği için, realite dünyasından uzaklaşıp hayaller dünyasında yaşamaya başlarız.”
Sayfa 31
Realite ve tabiat, muhterem efendimiz, çok mühim bir şeydir. Bunlar bazen en ince hesapları bile altüst eder.
Din ve felsefe, varlık ve değer açısından en genel ve temel olanı kendilerine araştırma konusu yaparak, Ilk Ilke ve sebepleri, bunlarla alâkaları yönünden insanı, âlemi ve varlığın bütününü anlamayı ve anlatmayı hedeflerler. Her ikisi de insanı, âlemi ve Allah'ı bir realite olarak kabul eder ve bu realitelerin birbirleriyle olan münasebetleriyle birlikte, bunların başka realitelerle olan münasebetlerini de inceler ve araştırırlar. Bu sebeple din ile felsefenin alanları, konuları ve tavırları özel bir ilimle aynîleştirilemez ve özel bir sahaya sıkıştırılamaz. Çünkü her ikisi de varlığı bütünüyle kuşatacak kadar geniş ve üniversal beşerî tecrübelerdir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Yine yıllarca sonra, süfi düşüncesi konusunda İbn Arabi konusunda çalışmaya başladığımda,
Kemal Tahir
Kemal Tahir
'in "gerçek" konusunda, "gerçeğin değişkenliği" konusunda söyledikleriyle İbn Arabînin ilahî tecelliyat (realite) konusunda, hakikatin temaşası konusunda söyledikleri arasında da ne kadar çağrışımsal bir yakınlık olduğunu görecek; Kemal Tahir'i tasavvuf düşüncesine, âlem konusundaki tasavvufî tavra yakın kılan eğilimleri daha iyi fark edecektim.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.