Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kalbî bilginin farkında olan ama insanların ona ulaşmasını engelleyen bir farkındalıktan, bir üst bilinçten bahsediyoruz ve bunu bilerek engellediklerilerinden hiç şüphe etmeyin! Özellikle reklamlar aracılığıyla medya sektörü bilinçli olarak kitleler etkiliyor.
İçinde tüketicilerin barındığı dünya 'aradığınız her şey burada' mağazalarından birine dönüştü. Kültürse artık o mağazada bir reyona dönüşüyor. Bu mağazanın diğer reyonlarındaki gibi raflar sürekli yenilenen mallarla tıka basa dolu. Tezgahlar son ürünleri tanıtan reklamlarla bezenmiş. Onlar da reklamını yaptıkları atraksiyonlarla birlikte pek yakında ortadan kalkmaya mahkumlar. Mallar ve reklamlar aynı şekilde, eskiyi korumaya dair her tür arzuyu ya da isteği bastırıp yeni ürünlere arzu uyandırmak ve istek yaratmak üzere (George Steiner'in meşhur tespitiyle "maksimum etki yaratmak ve anında gözden düşmek" üzere) tasarlanıyor. Tüccar ve reklam yazarı, ürünlerin baştan çıkarıcı gücüyle kronik 'üstünlük kompleksini' birleştirmeye güveniyor ve müstakbel müşterilerini 'avantaj kazanmaya' ya da en azından 'moda akımı' takip etmeye zorluyorlar. Akışkan modern dünyanın 'yetiştirecek' bir 'halkı' yok. Onun yerine baştan çıkaracak müşterileri var.
Reklam
Bir Kutu Kolada Kaç Kesme Şeker Var?
Evet bu ilginç soruyu cevaplamadan önce, bilhassa gençlerimize üç beş kelam etmek istiyoruz. Öncelikle, Kolanın, bize dayatılmış bir yaşam tarzının en önemli simgelerinden biri olduğunu söylemeliyiz. Batıda başlatılan bu yaşam tarzı, batının emperyalist güçleri vasıtası ile de adeta bütün dünyaya bulaştırıldı. Kola, fast food, sigara, alkol ve nihayetinde uyuşturucu bir moda gibi bütün dünya gençliğini alıp götürdü. Yaklaşık elli yıldır dünya gençliği bu ahtapotun kolları arasında kıvranıyor. Üreticiler, pazarlamacılar ve çeşit çeşit reklamlar adeta bir şeytan üçgeni gibi ölüm ve felaket saçıyor.
Reklamlar bitdi, mütaliəyə davam!
1 aydır işlərin çoxluğu səbəbindən kitab üzü aça bilmədim, nəhayət tilsimi qırdıq.
“Ötekilerden de öğrenemiyoruz ki! Onlar da yalancı!” “Ötekiler dediğin kim?” “Kim olacak? Şu başımızdakiler. Her gün, her saat çıkıyorlar televizyona, her gün, her saat aynı şeyi söylüyorlar. Reklamlar gibi.” “Bunun yalanla ilgisi ne?” “Her gün sabah akşam aynı şeyi söylersen, söylediğin yalan olmaz mı?”
"İnsanlarımız izleme işini televizyon seyrederek ve internette gezinerek yaptığından, statü paranoyası güçleniyor. Reklamlar daha fazlasını istememiz için yem olarak kullanılıyor; açgözlülük hepimize altın tepside sunuluyor." Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır? Zygmunt Bauman
Reklam
Şu anda midemizi topluca alışverişle ve dizilerle dolduruyoruz. İnsanlarımız izleme işini televizyon seyrederek ve internette gezinerek yaptığından, statü paranoyası güçleniyor. Reklamlar daha fazlasını istemeniz için yem olarak kullanılıyor; açgözlülük hepimize altın tepside sunuluyor. Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır? Zygmunt Bauman
"Bu iki fabrika gömlek üretiyor" diye anlattım. "İkisi de halka kendi gömleklerinin daha iyi olduğunu söylüyor." "Peki insanlar ne yapayorlar?" Reklamın halkı nasıl etkilendiğini anlatmaya çalıştım. Büyük bir dikkatle dinlediler. Sonra içlerinden biri sordu: -Peki insanlar hangi gömleğin daha iyi olduğunu ögrenince, Ötekinin kendi gömleklerinin daha iyi olduğunu söylemesine neden izin veriliyor?" Reklam verenin kendi reklamını mini yapma hakkına sahip olduğnu anlattim. "Üstelik," dedim," "öteki gömlekleri satın alan insanlar da var." "Daha iyi olmadıklarını bile bile mi?" -"Muhtemelen Öyle," diye kabullendim.- Onlar reklamları uzun uzadıya incelediler. Reklamlar hakkında edindikleri bu ilk bilgiler üzerinde tartıştıklarını fark ettim. Sonra birdenbire -nedenini hiçbir zaman anlayamadım…gülmekten iki büklüm oldular.
Obsidian: Depolama konusunda 1k alternatifi.
1000kitap uygulamasına okuduğum kitapların listesini tutmak ve kitaplarda beğendiğim alıntıları not etmek için kayıt olmuştum. Ancak artık son sıralarda gerek reklamlar olsun gerekse 'okur' profillerinin değişimi olsun 1k üzerinde zaman geçirmek yormaya başladı. Bu sebepten alıntılarımı depolayabileceğim farklı bir alternatif arayışına
İyilik ve Dünya
İyi olmak, iyi kalmak gittikçe zorlaşmaktadır. Kötülüğe odaklanmış, enerjisini kötülükten alarak dönen dünyada iyi olmak, iyi kalmak gittikçe zorlaşmaktadır. Kötülük, bütün entelektüel, askerî, siyasî, ekonomik gücüyle iyiliği yok etmeye çalışmaktadır. İyilerin aklını, duygusunu, niyetini, tercihini, en nihayet bütün varlığını hedef alan, açık, örtük, kanlı, kirli bir savaş amansızca sürmektedir. Bir yandan tür olarak başkalaşarak tuhaf bir varlığa dönüştürülen diğer yandan bu tuhaf varlığa özendirilen diğer insanlara iyilik, eskimiş, köhnemiş, modası geçmiş, gözden düşmüş, manası, albenisi kalmamış değer olarak telkin edilmektedir. Doyumsuz azgınlığından başka ne bir sınır ne bir değer tanıyan tanrısız, dinsiz, imansız bu ideoloji, doğrudan insan varlığını, insan onurunu, fıtratını yok etmeyi amaçlamaktadır. Kötülük, yaratılışımızdan bu yana, bu boyutta, bu dehşette evrensel yaygınlık kazanmamış, fesada, bozguncu- luğa ayarlı ideolojik içeriğini bu kadar et- kin, yaygın kuramamış olmalıdır. Görsel ve yazılı medya, ekranlar, vitrinler, spotlar, afişler, reklamlar, sokaklar, eğitim sanat,kültür kurumları, eğlence merkezleri gibi daha birçok araç, düzen ve düzenekle küresel egemenliğini kurmuş gözükmektedir. 'Bütün bir insanlık yalana teslim.' Bütün bir insanlık yanlışa, kötülüğe, hiçliğe, saçmalı- ğa, anlamsızlığa teslim!
Reklam
Tək çıxış yolu kitablar idi.. amma Kitablarla müxtəlif cür şəkillər çəkildi; Kitablarla müxtəlif cür “şou”lar yaradıldı; Kitablarla “yeməklər” yeyildi, “içkilər” içildi; Kitablarla “reklamlar” olundu; Çoxları oxumağı unutdu..
Peki sizce de böyle mi?
Bu dünyaya ne için geldiğimi ne için yaşadığımı düşünüyorum ve verebileceğim tek bir cevap var: Tüketmek! Televizyonda izlediğim reklamlar, filmler, bana hep çılgınca tüketmemi söylüyor, ürettiğim şeyin işe yarayıp yaramadığının, verdiğim emeğin hiçbir önemi yok, gözlerim kapalı bir şekilde tüketmemi istiyorlar benden. Ve harcayacak param olmadığında, tüketecek bir şey bulamadığımda kendimi tüketiyorum, ilişkilerimi tüketiyorum. İnsanlığımdan azalıyorum, tükettikçe azalıyorum ve bunun farkında değilim. "
Sayfa 241 - PanamaKitabı okuyor
Reklamcılar 1920'lerden bu yana kendi aralarındaki konuşmalarda mesleklerinin insanlara kendilerini yetersiz hissettirip sonra da ürünlerini kendi yarattıkları bu yetersizlik hissinin çözümü diye sunmak olduğunu itiraf ediyorlar. Reklamlar dost gibi görünen düşmanların şahikası - sürekli şöyle diyorlar: Bak canım, ben senin harika
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklamlar yetmiyor gibi alışveriş sayfaları buraya da sızmış. 😃
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.