Hay aklınla bin yaşa descartes amcam:)
Tanrı bu yasaları doğada öyle tesis etmiş ve onlara dair kavramları ruhlarımıza öyle nakşetmistir ki, bunlara yeterince kafa yorduktan sonra onların gözünde var olan ve vuku bulan her şeyde tamı tamına gözlendiğinden şüphe edemeyiz.
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Tabi bazı insanlar bundan tenzih ne yazıkki
Zira son olarak, ister uyanık ister uykuda olalım, bizi ikna edecek tek şey yalnızca aklımızın apaçıklığıdır.
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tutkular; ruhla bedenin sımsıkı birleşmesinin bulanık ya da karışık ve anlaşılması güç kıldığı algılar arasındadır.
Ama yalnız başına ve karanlıkta yürüyen bir insan gibi yavaş gitmeye ve her şeyde öylesine ihtiyatlı ve düşünceli olmaya karar verdim ki pek az ilerlesem dahi en azından düşmekten kendimi koruyacaktım.
160 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Descartes ve Düşünceleri
Okuması zor bir kitap. Madde madde olmasına rağmen her bir maddeye odaklanmak ve anlamak çok zordu. Ayrıca Descartes'in diğer eserlerine çokça atıf var, Yöntem Üzerine ve Metot Üzerine okunmadan bunu okumayı tavsiye etmiyorum. Kitabın içeriğine gelecek olursak, özellikle ilk maddelerde insanın zihninin ve düşüncelerinin işleyişi ile alakalı biyolojik konular aktarılıyor. Devamında da zihin ve tutkuların oluşumu arasındaki bağ ve tutkuların neler olduğu tane tane anlatılıyor. İnsanın tutkularını tanımak ve kaynaklarını öğrenmek için faydalı bir kitap ve Descartes'in jenerik cümleleri yine kitapta kendine yer bulmakta. Tavsiye ederim ama sıralı okunmasında fayda var.
Ruhun Tutkuları
Ruhun TutkularıRené Descartes · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,191 okunma
hadi bakalım bismillah
KAFANIZIN İÇİNİ BOŞALTIN, TIPKI BİR MASANIN ÜSTÜNÜ BOŞALTIR GİBİ...SONRA HER ŞEYİ YENİDEN YERLEŞTİRİN. RENE DESCARTES
Reklam
Dokunmanın önemi öyle büyüktür ki, handiyse antropolojik diye tanımlayabiliriz onu: İnsan olmak, ona bağlıdır. Her bireyin hayatında iyice diplere atılmış bir çapadır bu tecrübe: Dokunuyor ve dokunuluyorsam, duyusal olarak, ruhsal olarak, zihinsel olarak ve ola ki aşkın anlamda da, yaşıyorumdur. Dokunma olmadan, hayatı hissedemem. René Descartes'in 17. yüzyılda Yeniçağ'ın başlangıcında insan olmanın çekirdeğini gördüğü “Düşünüyorum, o halde varım”ının, Cogito ergo sum'unun aksine, “Dokunuyorum, dokunuluyorum, halde varım," demek lazımdı: Tango tangor ergo sum. Sadece düşünen Ben'den bahseden Cogito'dakinden farklı olarak, dokunmada başından itibaren dokunulmak da vardır, yani Ben'e ek olarak Ben'e dokunan öteki de oyuna dahil olur. Bu Ben'e, onu boğan yalıtılmışlığını aşma imkânını verir, böylece yeni bir kuvvet ve yaşama sevinciyle insan olmanın doygunluğunu keşfe çıkar. Olağanüstü tecrübelerle karşılaşılabilir bu keşif gezisinde. Dokunuşlar, sadece Ben'i ötekilerle ve bütün dünyayla birleştiren duyusallığı harekete geçirmekle bile, bir duyusal doygunluk yaratırlar. Buna duyulan ihtiyaç, erotizm ve cinselliğin zembereği olabilir; onları doyurmanın en iyi yolu da, sadece dışsal temasla sınırlı kalmamasıdır. Ama her türlü dokunuş ortadan kalkar, eksik kalır ve reddedilirse de, bu korkunç bir anlam boşluğuna yol açabilir. Hayatı hissetmem artık o zaman, ruhun geniş bir alanı yiter gider.
René Descartes'in varlığımızın mutlak ispatı diye söz ettiği şey hayaletler kadar görünmezdir. Ruhlarımız kadar. Bana öyle geliyor ki bilim, ruhun varlık ihtimalini maddi kanıt yokluğu nedeniyle elinin tersiyle itecekse, bilim insanları düşünmenin de vuku bulduğunu reddetmelidirler.
"Doğa yalnızca düşünmek üzerinedir ve aklını kullanamayan hayvanlar da bize benzer."
Sayfa 41 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
"Sahip olmadığım bazı mükemmellikleri tanıyorsam, var olan tek varlık ben değildim."
Sayfa 31 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Şimdi, zihnimi meşgul edecek her şeyden uzak, kendime huzurlu bir sakinlik içinde güvenli bir dinlenme ortamı bulmuşken, eski görüşlerimin tümünü ciddiyetle ve özgürce yıkma işine girişebilirim.
“… bizi bir kez aldatmış olan şeylere asla tam anlamıyla güvenmemek ihtiyat gereğidir.”
Tutunabilecek bir kimse göremiyordum, bu durumda kendi yolumu kendim bulmak durumunda kaldım. René Descartes