Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Balkan Hristiyanları bakımından bu kazanç, Timur'un Osmanlı İmparatorluğu'nu devirdikten sonra tekrar canlanmasına engel olmak için bütün tedbirleri alması ile o nispette daha ziyade hissedilir oldu. Türk Anadolu'da on sene kadar önce Bayazıt tarafından kaldırılan muhtelif Türk beyliklerini resmen yeniden kurdu. Bayazıt, Doğu Frikya'da ve Likaonya (Konya havalisi)'da Karaman Emiri Alaeddin'in arazisini elinden almıştı. Timur Alâeddin'in oğlu Mehmed Il'yi Konya ve Larende'de tekrar hükümdar yaptı. Aynı suretle Paflagonya (Paphlagonie)'da Isfendiyaroğulları hanedanından Kastamonu emirine beyliğini jade etti. Saruhanoğullarını, Kadirşah Bey'in şahsında Manisa'da ihya etti. Germiyan Beyi Yakup'u Kütahya'da ve Karahisar'da yerleştirdi. Aydın Beyi İsa'yı Efes yakınında İyonya arazisinde, Menteşe Beyi İlyas'ı Karya ve Teke Beyi Osman'ı da Likya'da tekrar beylikleri başına getirdi. Osmanlı İmparatorluğu, Asya'da tekrar hemen hemen başlangıç yıllarında olduğu gibi Kuzey Frikya, Bitinya ve Mizya'ya indirgenmiş oldu. Timur, Osmanlıları büsbütün zayıflatmak maksadıyla baba mirası için birbirleriyle mücadeleye giren Bayazıt'ın oğulları arasındaki nifakı gizlice ateşlemeye de dikkat etti.
Sayfa 445Kitabı okudu
İzmir katliamına rağmen Timur'un Bayazıt'a karşı zaferi hakikatte Hristiyanlığı kurtarmakta idi. Bayazıt'ın Niğbolu Haçlı Seferine karşı kazandığı zaferden beri Osmanlılar tarafından sıkı bir şekilde abluka edilmiş olan Bizans düşmeye mahküm idi. Sukutu ancak bir gün meselesi idi. Fakat Osmanlıların Ankara'da uğradıkları ani hezimet Bizans İmparatorluğu'na bir yarım asır daha ümitsiz bir beka temin etti.
Sayfa 444Kitabı okudu
Reklam
Timur düşmanına nezaketle muamele etti. Bununla beraber sultan kaçmaya çalıştığı için kendisini parmaklıklı bir tahtirevanda taşıtı ki bu vakıa "demir kafes" şeklindeki mübalağaya sebep olmuştur. Felaketle yeise düşmüş, gururu yaralanmış olan Bayazıt, bir kaç gün sonra ölecektir (9 Mart 1403'de Akşehir'de)
Sayfa 444Kitabı okudu
Timur bundan sonra Kayseri yoluyla kendisine Bayazıt'ın bulunduğu haber verilen Ankara üzerine yürüdü. Kati muharebe bu şehrin kuzeydoğusunda Çubukabad (Çubuk)'da 20 Temmuz 1402'de yapıldı ve sabahın altısından geceye kadar sürerek bir milyona yakın insanı boğuşmaya sürükledi. Bayazıt arkasından mağlup ettiği milletlerden aldığı yardımcı kuvvetleri de getirmişti. Sırplar ve kralları Etiyen (Étienne) Timur'un hayranlığını çekecek kadar ona sadık kaldılarsa da Aydın, Menteşe, Saruhan ve Germiyan Türkleri, beylerini Timur ordusunun safları arasında görünce onun tarafına geçtiler. Diğer taraftan Timur, Hindistan'dan getirilmiş olan harp fillerinden çok istifade etmiş görünmektedir. Bayazıt, 10.000 yeniçeri ile Sırpların "başında bütün gün mücadele etti ve ancak muhafız ordusunun eridiğini gördükten sonra güneş batarken kaçmaya karar verdi. Atı yıkıldığından, oğullarından biri ile beraber esir edildi.
Sayfa 443Kitabı okudu
Sivas son hücumu beklemeden yirmi gün kadar sonra teslim oldu. Timur, Müslümanlara hayatlarını bağışladı. Fakat Osmanlı muhafız kuvvetleri arasındaki dört bin Ermeni askerini ya diri diri gömdürdü yahut kuyulara attırdı. Sonra şehrin surlarını yerle yeksan etti.
Sayfa 443Kitabı okudu
Biz sizi Tebriz ve Sultaniye'ye kadar kovalayacağız!...
Timur'un tâbii olan Erzincan ve Erzurum beyi Emir Taherten'e kendi metbüluğunu kabul ettirmeye çalışarak ilk defa gayri dostane bir harekette bulunmak hatasını Bayazıt işledi. Timur kendisi için Küçük Asya hudutlarını muhafaza eden ve kendisine Delhi yağmasından sonra hediye olarak bir harp fili gönderdiği bu Türkmen beyini takdir etmekte idi. Bunun aksine Bayazıt, Timur'un düşmanı olup yerinden kovduğu başka bir Türkmen emirini, Karakoyunlular reisi Kara Yusufu kendi arazisine kabul etmişti. Timur Taherten'i himaye ettiğinden ve Bayazıt da Kara Yusuf'u tuttuğundan mücadele iki mahmi meselesi etrafinda başlamak üzere idi. Zafername bu hususta Timur tarafından Bayazıt'a gönderilen mektubun tam metnini verdiğini iddia etmektedir. Burada Timur, Osmanlı hanedanının bellisiz menşeini hatırlatarak acı tahkirlerden sonra, buna rağmen Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'da oynadığı İslamın kalesi rolünü ve sultanın bu taraflarda muzafferane idare ettiği cihadı nazarı itibara aldığını bildirmektedir: Şu halde rakibini gözetmekte idi. Bununla beraber bu Rumlaşmış Türk, bu Rum kayzeri karşısında kendisini Türk ırkının hakiki reisi ve meşru hükümdarı saymakta idi ve iki imparatorluğun, genişliğini mukayese ederek şu açık tehditle mektubunu bitirmekte idi: "Senin gibi ufak bir hükümdar bizimle boy ölçüşebilir mi?" Bayazıt bu meydan okumaya karşı şiddetle cevap verdi: "Biz sizi Tebriz ve Sultaniye'ye kadar kovalayacağız!"
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
Timur Kaşgarya ve Güney Rusya'daki Moğol hanlıklarını ve Hindistan sultanlığını mağlup etmişti. Mısır sultanının onun önünde ne kadar az ehemmiyeti olduğunu görmüş bulunuyoruz. Timur'un karşısında bir tek kuvvetli devlet ayakta duruyordu; Osmanlı İmparatorluğu. Osmanlı Sultanı Bayazıt (1389-1403), Osmanlı İmparatorluğu'nu kudretinin en yüksek noktasına eriştirmişti.
Sayfa 441Kitabı okudu
1250'den beri Mısır'ın ve 1260'dan beri de Suriye'nin sahibi bulunan Memlükler İmparatorluğu, esas itibarıyla askeri bir devletti. Filhakika Türk ve Çerkezlerden mürekkep Memlük askeri, bu muhafiz ordusu, 1250'den beri meşru hanedanı kaldırarak Kahire tahtına kendi generallerini çıkartıyor ve istismar ettiği Arap halkını askeri bir aristokrasi halinde idare ediyordu.
Sayfa 439Kitabı okudu
Hakikatte Timur, her zaman yaptığı gibi Delhi Hint-Müslüman İmparatorluğu'nu sarstıktan sonra, yerine hiçbir şey koymadan her şeyi tahrip ettiğinden memleketi tam bir anarşiye maruz bırakarak gitmekte idi. Sözde Brahmanlıkla mücadele etmeye geldiği halde bütün darbelerini Hint Müslümanlığına indirmişti. Nispeten kültürlü, Fars edebiyatı ve İran sanatına aşık, eski dünyanın en ince medeniyetlerinden birinden hisse almış olan bu adam, yağma etmek için yağmalayan, kültür kıymetlerini anlamayarak kat'i ve tahrip eden bir göçebe kabile reisi gibi hareket etmişti. Bu acayip İslâm kahramanı İslam'ın Hindistan'da ileri hatlarda gaza eden kuvvetlerini geriden gelip vurmuştu. Onun Bizans uçlarında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı alacağı vaziyet de aynıdır.
Sayfa 439Kitabı okudu
Timur'un resmi müdafaanamesi olan Zafername, "İsfahan surları dışında yığılan ve sonra şehrin muhtelif yerlerinde kendilerinden kuleler yapılan 70.000 baştan bahsetmektedir. Bu hususta Arabşah tarafından tasvir edilen sahneler, Cengiz Han devri tarihçilerinin 1221'deki Belh, Herat ve Gazne katliamları hakkında anlattıklarından daha dehşet vericidir; zira ilk Moğollar alelade vahşilerden başka bir şey değildiler. Halbuki İran medeniyetinin en yüksek eserlerini mahveden, İslâm âleminin bütün büyük merkezlerini yağma ve tahrip eden Timur, İran edebiyatına çok meraklı kültürlü bir Türk, sofu bir Müslümandı.
Sayfa 426Kitabı okudu
Reklam
Timur'un Sir Derya kuzeyinde Ak Ordu'ya karşı muharebe etmesinden istifade eden Yusuf Sûfi, Maveraünnehir'in ortasında Semerkant köylerini yağma ve tahrip ettirdi. Timur ordusu uzakta harp etmeye başlar başlamaz payitahtı tehdit eden bu tehlikeli komşudan kurtulmak lazımdı. 1379'da Yusuf Süfi kendisini tahrik ettiğinden Timur onunla karşı karşıya gelip teke tek dövüşmek için Urgenc kapılarında göründü. "Hafif zırhını giydi, kılıcını taktı, kalkanını kayışına koydu ve başında hükümdar miğferiyle atına binerek şehre doğru yürüdü. Kendini Allah'a emanet ederek yalnız başına hendeğin kenarına ilerledi ve kendisiyle boy ölçüşmesi için Yusuf'u çağırttı. Fakat Yusuf hayatı şerefe tercih ederek hiçbir cevap vermedi." Urgenc muhasarası üç ay sürdü. Gittikçe daha şiddetle sıkıştırılan Yusuf ümitsizlikten öldü. Şehir nihayet hücumla zapt edildi ve mutat üzere katliam yapıldı (1379).
Sayfa 417Kitabı okudu
Timur'un fatihane faaliyeti Volga'dan Şam'a, İzmir'den Ganj ve Yulduz'a kadar tesirini göstermiştir ve onun bu muhtelif memleketlerdeki seferleri hiçbir coğrafi sıra gözetmeden birbiri arkasından gelmektedir. O düşman taarruzlarına göre Taşkent'den Şiraz'a, Tebriz'den Hocend'e koşmaktadır. Rusya'daki herhangi bir seferi İran'daki iki sefer arasında, yahut Orta Asya'daki bir seferi Kafkasya'daki iki akın arasında yer almaktadır. Onda Cengiz Han'ın faaliyetinde görülen basit tevzi ve taksim eseri görülmez. Cengiz Han'da Moğolistan seferleri, Uzak Doğu seferleri, Türkistan ve Afganistan seferleri, Uzak Doğuya dönüş şeklinde bir ayrılma vardır. Timur'un seferleri ise tersine birbirine karışmaktadır. Çünkü geçtiği her yerde her şeyi kaldıran Cengiz Han'dan farklı olarak o, Harezm ve İran müstesna (ve bu da ancak tam sonunda) bütün muzaffer seferleri nihayetinde memleketi, hiçbir şey tanzim etmeden terk etmektedir. Şüphesiz Evvelce Moğol fatihinin yaptığı kadar o da düşmanlarını ihtimamla katliam etmektedir.
Sayfa 415Kitabı okudu
Timur destanı -bu bir sıra ihanet ve katliamlara destan adı vermek caizse- etnik bakımdan Türklere dayanmakla beraber yine de, burada gecikmiş Moğol destanıdır.
Sayfa 415Kitabı okudu
Zafername'nin kaydettiğine göre Timur zamanındaki Maveraünnehir Türklerinde disiplin, bunların iliklerine kadar işlemiştir. Saflar kumandasız teşekkül etmekte, emirler tambur ve trampetle ilan edilmeden önce keşfedilmektedir. Gençler iki asır merhametsizce tatbik edilen Yasak sayesinde harp sanatına tamamıyla alışmışlardır. Timur'un Sibirya'nın buz gibi soğuğu veya Hindistan'ın scakları içinde yapığı yürüyüşler bunun en parlak bir delili olacaktır. Nihayet Türk yiğitliğinin Cengiz Han disiplini ile terbiyesi sayesinde teşekkül eden Askeri birlikler, iki asırdan beri harpçi temayüllerine gem vurarak talim den bu tedir. Orhon İnsanları, Kubilayla, fethetmek için önlerinde bütün Uzak Doğuyu buldular. Altın Ordulular Viyana kapılarına kadar at koşturdular, Hülagu'nun askerleri Nil'e kadar gittiler. Yalnız "Orta Hanlığı"nı teşkil eden Çağatay Türkistan'ı diğer üç Cengiz Han ulusu arasında sıkışmış bir halde yerinde saydı.
Sayfa 414Kitabı okudu
Asya tarihi boyunca iki türlü devlet ve hâkimiyet şekli görülmüştür: Birincisi -Çin, Hindistan, İran vesaire gibi- steplerin etrafında eski yerleşik medeniyetler ki her şeye rağmen uzun vadede silahtan daha kuvvetli olan asimilasyon olgusunun tesiriyle yavaş yavaş barbarlar üzerinde zafer kazanmışlardır. İkincisi kıtanın merkezinde bulunan göçebelerin vahşi kuvveti ki bunlar aç oldukları ve aç kurtlar herhangi bir şekilde herhangi bir anda ehli hayvan sürülerine nihayet galebe çaldıkları için kendi hâkimiyetlerini zorla kabul ettirmişlerdir. Fakat Timur'un Maveraünnehir imparatorluğuna gelince o bu iki tariften hiçbirine uygun gelmeyecektir. Fakat o bir kaç sene içinde eski dünyayı alt üst etmeye muvaffak olduysa bu her şeyden evvel Timur'un, "demir adam" isminin gayet tabii bir şekilde hatıra getirdiği gibi demirden, müstesna şahsiyeti sayesinde olmuştur.
Sayfa 414Kitabı okudu
251 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.