Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Elçin
Elçin
@renklikitaplik
-After all this time?
-Always.
54 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Alper Canıgüz hayranı ve tüm kitaplarını okumuş biri olarak Alper Kamu'nun yeri çok ayrıdır bende... Murat Menteş'in Fink romanının yorumlarını okurken benzer kitap önerilerinde bu kitabı görünce benim neden yeni bir kamu davasının çıktığından haberim yok diye üzülüp, hemen alıp bir solukta okumuştum kitabı.
Her dedektifliğe soyunduğunda dünya için ufak, kendisi için büyük gönül maceraları olur ancak her zaman imkansız olandan vazgeçmeyi de bilir bizim koca yürekli minik adamımız. Yine dedektiflik kabiliyetlerini, insanlarla ilişkilerini çok severek ve eğlenerek okudum. Beni Alper Kamu, Müntekim Gıcırbey, Murat Siyavuş, Aleksi Pavloviç ve daha niceleri ile tanıştıran kişiye de hayatımda kısacık bir süre var olsa da teşekkürler...
Sıcaklar bunaltıcı bir hal almışken şöyle hızlıca akıp gidecek, çıtır çerez bir şeyler okuyayım diyerek kitabı aldım elime ancak maalesef aradığımı tam olarak bulamadım kitapta.
Kapak ve isminden yola çıkarak kalbe dokunacak bir aşk hikayesi okumayı beklerken yer yer siyasi motifler ve edebi kaygı nedeniyle az bilindik kelimeler serpiştirilmiş, bunları saymazsak konu olarak da biraz sığ ve eleştiriye oldukça açık bir roman çıktı karşıma. Erkek karakterin yöre ağzıyla diyalog kurduğu anlar neyse de, yazarın karakteri ve çevreyi betimlerken daha basit kullanımlar yerine hançere, netameli, gerneşmek, mitil sermek vs. gibi kelimeleri kullanılması zorlama geldi bana. "Abderi"nin Diyarbakır bölgesinde yetişen bir üzüm çeşidi olduğunu google'da bile zor buldum mesela; bir cümleyi anlamadan kitaba devam etmekte zorlanan okurlar için böyle kelimelerde dipnot oluşturulabilirdi.
Kitabın erkek ve kadına bakış açısının bugüne kadar çok işlendiği/eleştirildiği ve işlenmeye/eleştirilmeye devam edileceği bir gerçek. Bu konudaki yorumu okuyuculara bırakmak gerektiğini düşünüyorum. Tüm bunların yanında kitaba dair aklımda yer edecek olan Delikli Dağ hikayesi güzeldi.
Kitabı bir çekilişten kazanıp şans vermeye karar vererek okumaya başladım; öncesinde yazar ve eserleri hakkında hiçbir fikrim yoktu açıkçası.
Alice Harikalar Diyarındaki Kupa Kraliçesinin kötü şöhretine nasıl kavuştuğunun kalpleri ezen masalı. Kupalar Diyarı, sakinleri, balolar, çay partileri, kral, krallık, tatlı hayaller ve aşk... İlk kez bir kitabı, sonunu önceden biliyor olduğuma üzülerek ama bitmeyen bir umut ve merakla okudum. Cath'e kızdım, Hapkacı'ya şaşırdım, krala acıdım ve Jest. Ah, Jest'e büyük bir aşkla çekildim. Masalsı, fantastik bir kitabın kalbimi böyle paramparça edeceğini hiç düşünmemiştim.
Böyle bir yazarla tanışmama vesile olan paylaşımcı kişiye teşekkür ederim. Ay Günlükleri serisini de kesinlikle en kısa sürede okuyacağım.
Okur Takip Önerileri
26 Nisan 1986 tarihinde Çernobil Nükleer Santrali'nde meydana gelen kazayı, felakete birebir tanıklık edenler ve onların hayatlarına bir sebeple dokunmuş olanların ağzından dinliyoruz eserde.
Dönemin siyasal algısı ve gerçekleri, doğduğu toprakları terk etmemek için mücadele veren köylülerden saklanan bilimsel veriler, acılara alışmış bir milletin tekerrür eden tarihi, gözden çıkarılanlar, Çernobil hastalarının, çocuklarının, reaktör temizleme görevlilerinin, gönüllülerin hatta bölge hayvanlarının yaşadıkları, tüm dünyanın bu cefakar topluma bakış açısı ve felaketin yarattığı binlerce yıllık tehlikenin tüm insanlığa etkisi... İlk sayfalardan itibaren tüylerimi diken diken eden ve boğazımda sayısız düğüme sebep olan bir okumaydı benim için, gözyaşlarımın akmasına izin verdiğim anlar oldu. Bu yüzden kitabı ara vererek, yaşananları sindirerek okumak durumunda kaldım.
Nobel Edebiyat Ödül Komitesi yazarın eserlerine "zamanın acılarına ve yürekliliğine adanmış bir anıt" yakıştırması yapmış ve bence bu konuda oldukça haklılar. Monolog şeklinde yazılan bu kitabı herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.
Nasıl yazılmış olursa olsun içinde birazcık da olsa gotik unsurlar taşıyan her türlü eseri okumaktan zevk aldığımdan bu kısa öyküyü de bir çırpıda okudum.
Hikayede baş kahramanımız olan yaralı subayın iyileşme döneminde yerleştiği eski ve soylu bir aile konağında meydana gelen esrarengiz olaylar gotik imgelerler süslenerek servis edilmiş. Eser, keşke roman şeklinde yazılsaydı da bu soylu ailenin karanlık geçmişi hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilseydik; Olalla'nın muhteşem güzelliğinin nelere sebep olduğunu bilebilseydik dedirtti bana.
Kolaylıkla okunduğundan kısa mesafe yolculuklarında size rahatlıkla arkadaşlık edebilecek çerezlik bir kitap.
