''İsterim ki bu kitabı okuyunca, şehvetli bir kabus görmüş gibi olun. ''
Zalımsın PESSOAAAA...Bir karabasan gibi çöktü üzerime cümleler. Hem bedenen, hem ruhen zor günlerden geçtiğim bir dönemde bu kitaba denk gelmem tam acıdan zevk alma durumu oldu. Kendi acımı unutup, Pessoa'nın içine düştüğü bu derin sancıyı tüm bedenimle hissettim. Yoğun,
"Ne konuşacağımızı bilmiyor, hem gülüyor hem ağlıyorduk; bağlantısız ve anlamsız binlerce söz söyledik, kah kaldırımdan yürüyor kah birdenbire dönüp karşıya geçmeye kalkıyorduk; sonra durup yine rıhtımda yürüyorduk; çocuk gibiydik..."
Kaçıyorum
Seni görmekten korktuğum şehirden, ciğerime nüfuz eden zehirden.
Bırakıyorum
Tepeleri boyayan sarı güneşi arkamda, demir atmış gemiyi, ücra bir rıhtımda..
Gidiyorum
Sensiz, yağmurun toprağı boyadığı diyarlara, derman bulmak için sen kokan yaralara.
Susuyorum
Dalından koparılmış bir çiçek gibi, adını ağzıma almadığımda geçecek gibi.
l Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Veda Mektubu - İbrahim Hakkı Kaymak
Gözde
(Spoiler içerir.)
Peyami Safa'nın 1923'te basılan ilk romanı. Dili ağır. Kitapta çokça yer alan eski kelimeler sebebiyle okuma hızımı biraz düşürdü. Buna rağmen Türk dizilerini anımsatan entrikalarla dolu, heyecanı hep canlı tutan, merak ettiren konusuyla keyifli bir okuma oldu.
Mütareke yıllarının zor şartlarında babasını
Godot'yu Beklerken, ismini birçok kez duyduğumuz bir tiyatro metni. Bu esere kadar absürt tiyatro hiç okumamıştım. Kara mizahtan pek hoşlanmam birçok mantıksızlık gibi görünen durumlar barındırdığı için, ama buradaki absürtlük daha okunabilir ve güldürücü geldi bana. 2 perdeden oluşan eserde ana karakterler Estragon (Gogo) ve Vladimir (Didi).
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
ne zaman seni düşünsem:
bir keder basar içimi, kapkara...
aklıma o eski günlerimiz gelir,
ağlarım sensiz geçen dakikalara.
ne zaman seni düşünsem;
gözlerimden bir hüzün bulutu geçer.
beni mahkum etti sensizliğe.
bu nasıl bir ömür, bu nasıl kader?
ne zaman seni düşünsem;
demir atar içime özlem yüklü bir gemi.
rıhtımda seni arar gözlerim, bulamaz
yokluğun yine zindan eder her gecemi.
ne zaman seni düşünsem;
can verir denizlerimde martılar.
omuzlarımda hıçkırır bir kadın,
dudaklarında unuttuğumuz şarkılar.
ne zaman seni düşünsem;
seninle uçup gider en güzel zamanlarım.
bu kocaman, bu hissiz, bu sefil dünyada
sensiz yaşanmıyacağını anlarım.