Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
376 syf.
7/10 puan verdi
İSTANBUL’DAN MONTREAL’E / Byron Ayanoğlu (2013)
Yazar, 12 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'dan ayrılıp Kanada'ya göç eden, hayatının büyük bir bölümünü Londra ve New York'ta geçiren, bir dönem Mick Jagger (Rolling Stones solisti) ve Robert de Niro gibi ünlülerin aşçılığını yapan ünlü bir yemek eleştirmeni. Bu kitabında İstanbul’da başlayan kendi hayatını Dimitri karakteri üzerinden romanlaştırarak anlatmış. Dimitri, II. Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde Moda semtinde doğan bir Politis (İstanbullu Rum)’dir. Biricik annesi, babası ve çok sevdiği arkadaşlarıyla geçen toz pembe çocukluk yıllarının ardından büyümenin sancılarıyla baş etmek zorunda kalacağı günler gelir. Arada meşhur 6-7 Eylül 1955 trajedisi yaşanır ve İstanbullu Rumlar'ın ev ve işyerleri yağma edilir. Türkiye'nin yakın tarihinde derin yaralar açan bu iki gün, çok kısa bir süre sonra tası tarağı toplayıp Kanada'ya göç edecek olan Dimitri ve ailesinin hayatını da darmadağın eder. Daha da kötüsü Dimitri kalbinin bir parçasını, ömrü boyunca hiç unutamayacağı aşkı Leyla’yı İstanbul'da bırakır. Romanda bu iki hayat farklı bölümler halinde anlatılıyor. Ve 48 yıl sonra bu yaşamlar yeniden kesişiyor. Benim gibi (özellikle Anglosakson ülkelerde) gezinmeyi seviyorsanız bulunmaz bir kaynak. Bir yandan okuyup bir yandan da dünyayı dolaşıyorsunuz. Üzerine bir de hayatta kalma mücadelesi ve vatan hasreti eklenince okunası bir kitap haline geliyor.
İstanbul'dan Montreal'e
İstanbul'dan Montreal'eByron Ayanoğlu · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201311 okunma
"Kutsal Kitaplarda ismi geçen Kabil ile Arthur‘u karşılaştırmak istersek çok mu abartmış oluruz acaba? Kesinlikle değil, çünkü Arthur ve Bruce (gerçekten aynı babaya sahip olabilirler! Buna ilaveten, İncil’de anlatılan olayda bir utanç söz konusudur. Hatırlayalım: Tanrı, Habil’in adağını kabul eder ama Kabil açık bir geri çevirmeye maruz kalmıştır. Psikanalist Leon Wurmser, “Utanç Maskesi” isimli eserinde, her utanç suç(luluk) ile “maskelenir” iddiasında bulunur ki böylesi bir utanca dayanamayan Kabil de kardeşi Habil‘i öldürmüştür. Kısaca Kabil, ayıbını bir başka suç ile örtmüştür Joker sinema diliyle konuşursak ‘Oldschool’ sayılmalıdır. Todd Phillips hem New Hollywood‘tan ilham hem de Martin Scorsese‘nin “Taksi Şoförü”(1976) ve “Komedi Kralı”(1982) filmlerini örnek almış. Üstelik her iki filmde Robert De Niro dikkat çekmek için güç kullanan bir mazlumu oynuyor. Yine bir tesadüf olacak ki, Arthur‘un göklere çıkardığı TV yıldızı Murray Franklin rolü için Robert De Niro düşünülmüş. Ve bir gün Franklin, Arthur‘un hayalini gerçekleştirerek, onu gösterisine konuk olarak çağırıyor. Bu olay yeni bir fırsat mı yoksa başka bir utanç vesilesi mi? O da ayrı bir soru elbette. Ama olayın sonuçta ölümle biten bir akibeti var…" alaattin diker / joker çağdaş bir kabil mi?
Geri119
196 öğeden 191 ile 196 arasındakiler gösteriliyor.