Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Bilimkurgu hiç bu kadar gerçek hissettirmemişti..
Bu nasıl bir hayal gücü ve yaratıcılık.. Bayıldım, bayıldım.
Ben, Robot tanıtımına dahi ihtiyaç duymayan en baba bilimkurgu klasiklerinden biri. Meşhur Üç Robot Kanunu bu kitabın kilit noktası. Kitap yazıldığı döneme göre çok ileri bir tarihi baz alsa da biz dahi günümüzde henüz o tarihlere gelmedik. Üstelik insansı robot, yapay zeka gibi mevzuların inanılmaz bir hızla geliştiği bu dönemde dahi kitaptaki gelecek resmine henüz yaklaşmadık bile. Bu nedenle yazarın kafasına kesinlikle hayran kaldım. Kitabın kendi içindeki mantığı ve kuralları, o kuralların boşlukları ve bunlardan çıkan hikayeler enfesti.
Bilimkurgu türüne başlamak için oldukça iyi bir tercih bence. Türü sevenlerin zaten çoktan kitaplığında bulunuyordur. Yazarın ünlü vakıf serisini alışveriş listeme ekletti bu kitap, umarım o seriyi de bu kitap kadar çok severim.
Herkese iyi okumalar..
“-…toplumu ilgilendiren konularda bir şeyler yapabilen tek örgütün kadınlara kapalı tutulması seni tedirgin etmiyor mu?
-Hayır… Böyle şeylere benden çok kocamın aklı erer.”
Herkese merhaba
Bugün, benim gibi ‘Bilimkurgu’ya Giriş 101’ seviyesindeki okurlar için keyifli bir öneriyle geldim.
Joanna eşi Walter ve çocuklarıyla, Stepford’a yeni taşınmıştır. Kocası Erkekler Kulübüne üye olmuş ve her akşam vaktini orada geçirirken; Joanna da kendisine iki çift laf edebileceği arkadaş,komşu aramakta, kadınlara yönelik alternatif bir kulüp kurmayı planlamaktadır. Ama o da ne! Stepford Kadınları durmadan çalışır. Hiç durmadan hem de. Arkadaşlarıyla buluşacak, oturup bir kahve içecek kadar bile vakitleri yoktur. Çünkü işleri hep başlarından aşkındır. Kocaları için ayrı, çocukları için ayrı çabalar; sürekli yemek yapar, ev temizler, yerleri cilalar, bakımlarını bile kocalarına güzel gözükmek için yapar, kocaları için giyinip süslenirler. Asla kendilerine ayıracak vakitleri yok ve işin ilginci, kadınlar bu hallerinden çok mutludur.
Bir süre sonra, Joanna bu durumun normal olmadığını düşünmeye başlayıp; kadınların robot olduğundan tutun, şebeke sularına bir şeyler katıldığına kadar uzanan garip şüphelere kapılacaktır.
Kitap, sürükleyici ve keyifliydi, keşke daha uzun olsaydı. Joanna’nın garip şüphelerine öyle kapıldım ki ‘Acaba olabilir mi?’ diye düşünmeden edemedim
Kitabın sonu havada kaldı ama kötü yazılmış bir sondansa okuyucunun hayaline bırakmak çok daha mantıklı.
Keyifli okumalar
Muhteşem bir kitap okudum * Çok yalın bir anlatıma sahipti, sık sık kitap okumayanlar için bile sürekli değişen olay örgüsü kafa karıştırıcı gelmez. Oldukça sıradan görünen hayatın içinde bize benzeyen kadınlar tanıdım bu kitapta. O kadar benziyorlardı ki, bir arkadaşımın robot olduğundan şüphelenmeye başladım :)
Stepford kadınları, çalışmayan diyemem kendilerini ev işi, kocasını, çocuklarını ve kendisini memnun etmekle şartlandırmış kadınlardan oluşan bir yer. Burada yaşayan kadınlar ne kadar memnun görünse de Joanna için öyle değildir ve benim için de... Muhafazakar toplumda yetişen kadınların sorun etmedikleri ev işi, iş, iş. Başka konuşacak, tartışacak hiçbir şeyleri yok. Bir entrika bile yok o kadar sıkıcı bir yaşam tarzları vardı ki. Ve bu kadınlar robot gibi göründüklerinin farkında da değiller. Acilen eve hapsolmuş kadınların içindeki cevheri dışa çıkaran komite kurmamız gerek... Okuyun :)
·
Not rated
Hayattan kopmuş erkeklerin birbirini dövdüğü, rutin ve sıkıcı hayatlarından kurtulmak için
anarşiye başvurulduğu ve Tyler Durden ismindeki karizmatik karakterin bizi sayfalara
kilitlediği bir yapım olmasının yanında, Fight Club oldukça felsefi konulara da değiniyor.
Modern erkeğin maskülenlik kopuşu, dini değerler etkisini yitirdiği vakit
Evet bu kitapta tek beğendiğim şey yazım dili oldu o kandırıyor zaten birşey olacak zannediyorsunuz ama birşey olmuyor. Sadece mizah yerinde ve Dallas ve Romeo arasındaki bazı diyaloglar iyiydi. Bu arada kitapta sevmediğim şey çok en başta enemies to lovers olması vs. ama şans verdim beğenebilme ihtimalime karşın ama yine de beğenemedim. Nedeni de başından beri yaşanan aşırılıklar çünkü acayip yordu ya. Dallas zeki mi aptal mı anlamıyorsunuz. Arada sanki feminist cümlelerle güçlü kadın yapmaya çalışsalarda işte yaptığı aşırılıklar dengesiz gösterdi Dallas’ı. Hele Romeo aman Allahım bu kadar sinirsiz robot gibi davranmasının arkasında yatan travmalar vs. bana abartı geldi çünkü başından beri bağ kurulacak bir karakter değil ve yazarlar böyle göstermek istese de yazamamışlar hatta başta kıza hiç ısınmayınca eşcinsel olduğunu bile düşündüm;;:; Çünkü empati kurulacak şekilde yazılmamış kitap. Ha empati gerekmiyor ahlaken zaten sakat bir karakter de genel olarak bir kitabı sevme nedenlerinden biri ya bütün çerçeve veya karakterlerdir. Bunları severseniz yazım dili veya hataları göz ardı edebiliyorsunuz ki bazen onlarda da hata olmuyor fakat yeterince iyi değilse zaten eleştirilecek alan çok. Neyse. Sevgilerini ve aralarındaki hiçbir şeyi aktaramamışlar ben hissedemedim ve bağ kuramadım hele Zach ve Oliver aman Allahım ya onlar nasıl zorlama arkadaşlar ya *şuraya elini başına koyan bir emoji* koyuyorum asffghkll
Artık belki de sadece sevdiğim alanda okumaya ve sevmediklerime şans tanımaya bırakmaya başlamalıyımdır.
Adios. Okuma kararı sizin.
Büyük bir hızla gelişen yapay zeka teknolojilerine ve insan-robot etkileşimlerine yer veren romanlar ilgimi çekiyor. Bu konuda okuduğum Ian McEwan’ın ‘Benim Gibi Makineler’ kitabını henüz okumayanlar varsa öneririm, beni çok etkileyen bir kitaptır. ‘Klara ile Güneş’ kitabını da büyük bir ilgi ve merakla okudum. Kitabın bir özelliği de Kazuo Ishiguro’nun Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldükten sonra yazdığı ilk roman olması.
Her iki kitapta da insan olmanın gerektirdiği değerleri ve insan-robot etkileşimini farklı bakış açılarından görmek mümkün. Bunun dışında kitapta dikkat çekici pek çok konuya da değinilmiş. Yükseltilmiş çocuklar, hava kirliliği, Klara’nın bir robot olmasına rağmen Güneş’e olan inancı, zaman zaman dua etmesi ve daha pek çok ilgi çekici olay ve farklı bakış açısı görmek mümkün.
Büyük keyifle okuduğum bir kitaptı. Tavsiye ederim.
EPEPE- FERENCH KARİNTHY: ANLAMIN SOYSUZLAŞMASI ÜZERİNE #epepe #Ferenchkarinthy
Yazıyı okumaya eriniyorsanız hazırladığım videoyu izleyebilirsiniz amacım beğeni kazanmak değil yorum ve eleştiri almaktır. Yorumlarınızı esirgemeyiniz.
Video için: youtu.be/_QpoZ6xGctA
Yanlışlıkla düştüğü bilinmez bir şehirde kendini bulan Budai, esasen bir dil bilimcidir. Küçük bir sorun olarak gördüğü bu ziyaretten bir an evvel
Çarklar Hâlâ Dönmeye ve İnsanları Öğütmeye Devam Etmekte
Çocukluk çağından itibaren bir hedef için saatlerinden feragat edip çalış, bir çocuk gibi değil programlı bir robot gibi çalış. Çalış, daha çok çalış ve başarılı ol. Bir gün olur da haddini aşıp herhangi bir insani sebepten dolayı motivasyonun düşüp çalışmak istemezsen ve bu durumdan dolayı eskisi gibi başarılı olamazsan akıntıya karşı yüzmeye başlayacaksın. Çünkü başarısız olma hakkın yoktu! Akıntıya kapılıp gidersen önceki tüm emeklerin ve başarıların çöpe gidecek ama kimin umrunda ki? Sen artık başarısız bir insansın.
Merhaba kitap dostlarım. Bu defa bilimkurgu alanında yaptığım ilk okuma olan Ben,Robot kitabı ile geldim. Asimov bu alanda kendini kanıtlamış, bilimkurgu türünde kült isimler arasına girmiş bir yazar.
Kitap yazarın farklı zamanlarda yazdığı hikayelerden oluşuyor. İlk hikayesini 1939 yılında 19 yaşında iken kaleme almış. Bilgisayar üretiminin bile henüz olmadığı bir dönemde robotları hayal edip, 2020’li yılları yazmış olması ilgi çekici bir durum.
Kitaba yüksek beklenti ile başladığım için okurken hep “daha fazlasını” aradım. Bu da biraz tatminsiz bir okumaya sebep oldu kendi adıma. Günümüz teknolojisi, bilimkurgu filmleri vs düşünüldüğünde kitabın içeriği yavan gelebilir. Ancak yazıldığı dönemin şartları ve o dönemdeki bilimsel gelişmelerin zayıflığı düşünüldüğünde kendi adıma yazara ve esere haksızlık ettiğimi düşündüm.
Yazarın “Vakıf” serisini de okumayı planlıyorum. Bu tarzda okuma yapmak isteyenlere tavsiye edebileceğim bir yazar ve eser. Selam ve dua ile.
İkinci kitabı Kaos Projesi 'ni okuduktan sonra Anıl Şahal' ın ilk kitabı Zihin Kütüphanesi 'ni de okumaya karar vermiştim ki kitap geldi ve beni buldu.
İnsanların karşılamak için uğraşmak istemedikleri gereksinimlerini onlar adına yerine getirmek ve bunu sürekli olarak sıfır hata ile yapıp bir çok alanda sorumluluğu üzerinden
