Roman, gerçekliği değil, varoluşu inceler. Varoluş ise olmuş bitmiş bir şey değildir; varoluş, insani olabilirliklerin alanıdır: insanın olabileceği her şey, yapabileceği her şeydir. Romancılar, varoluş haritasını, şu ya da bu insani olabilirliği keşfederek çizerler.