Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mitos’tan kaynaklanan roman sanatı gerçek olanı arar ve ona yönelir. Yüzyıllardır süregelen İslam sanatı ise, eski uygarlıkların gerçek karşıtı eğilimini ve içgüdüsünü hiçbir zaman kaybetmemiştir. Bu içgüdü, olaylar arasındaki tüm nedensellik zincirinin tanrının elinde olduğu bir dünyanın gerçek varlığı diye bir şeyin olmadığını ileri süren bir felsefeye dayanır. Hiçlik fikrini ilk olarak Arap düşünürleri Akdeniz’de dile getirdiler. Varlıkların gerçek olmadığı fikri hem şairlerin hem de sanatçıların hayal güçlerini istedikleri gibi kullanmalarına olanak sağladı. Ortaya konan eserler sadece bir dış görünüş olan varlığın süslü işlemeleri olduğundan, masallardan ve öykülerden başka şey değillerdi. Bundan ötürü İslam sanatı, hiçliğin ağından örülmüş bir imgeler ve görüntüler fantazmagorisi ve bir serap‘tır.
"Savaş sanatı tarihini inceleyen herkes Türklerin askeri dehasını kabul etmiştir. Beğensek de, beğenmesek de Türkler daima iyi savaşçı ve asker olmuşlardır."
Sayfa 142
Reklam
İyi bir sanatı anlayacak ve ona gerekli kıymeti verecek o kadar az kişi kalmıştır ki,onlara da iyi bakmak gerekir.
Sayfa 29 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Önsöz
Haz ve Günah: Bir Tanpınar Yorumu Tanpınar şiir, roman ve hikayelerinin gerisindeki estetik bilincin niteliği ve Tanpınar estetiğinin bir dil sanatı olarak edebiyatta görünüşü hakkındadır. Tarihe, felsefeye, mitolojiye, psikolojiye, Doğu ve Batı edebiyatlarına ilişkin okumalardan gelen Tanpınar kültürü, hem eserlerinin anlam ve kaynak evrenini
Kapı Yayınları - 1. Basım: Mart 2012
Çok yaralanmış biriyseniz, insanları yaralamanın zarif yollarını öğrenirsiniz Bir tür savunma sanatı gibi. Sessizlik ilk Kural. Mesela hayatta öyle bir şey.
Sayfa 229Kitabı okudu
Âkil insanlardan biri şöyle der: "Bir melikin siyasi iktidarında halkıyla kendisi arasında bir memnuniyet ilişkisi kurulamamışsa, onun mülkü zulümle kaim demektir."
Reklam
*** Hayat hayatı taklit eder, sanat da elbette hayatı taklit eder; ama daha ender olarak, hayat sanatı taklit eder. ***
Sayfa 112 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
(...) kadim bir aristokrat sanatı olan hiçbir şey yapmama sanatına (...)
Sayfa 37 - İş Bankası Kültür Yayınları, XII. Basım, 2022, Çeviren: Didar Zeynep Batumlu
128 syf.
10/10 puan verdi
Sevmenin Sanatı: İnsan İlişkilerinde Derinlikli Bir Yolculuk
Erich Fromm'un klasikleşmiş eseri "Sevmenin Sanatı", insan ilişkilerine ve sevgiye dair derinlemesine bir bakış sunar. Fromm, sevgiyi sadece bir duygu olarak değil, aynı zamanda bir yetenek ve bilgi olarak ele alır. Kitap, insanın sevme yeteneğini nasıl geliştirebileceğine dair önemli ipuçları ve düşündürücü felsefi analizler içerir. Fromm, sevginin doğasını anlamak için derinlemesine bir yolculuğa çıkıyor ve okuyuculara sevginin farklı formlarını ve sevginin özgürleşme süreciyle nasıl ilişkilendirildiğini anlatıyor. Kitap, sevginin temelinde yatan empati, anlayış ve özgürlük kavramlarını incelerken, aynı zamanda sağlıklı bir ilişkinin nasıl kurulabileceğine dair pratik öneriler sunar. Fromm'un anlayışları, sadece bireyin kendi iç dünyasını keşfetmesine değil, aynı zamanda diğerleriyle olan ilişkilerini derinleştirmesine de yardımcı olur. Kitap, insanın içsel derinliklerine inerek sevginin evrensel ve zamanüstü doğasını keşfetme fırsatı sunar. "Sevmenin Sanatı", okuyuculara sadece sevgi ve ilişkiler hakkında değil, aynı zamanda kendilerini ve çevrelerini daha derinlemesine anlamaları için bir fırsat sunar. Fromm'un sade ve etkileyici dili, okuyucuları düşünmeye ve içsel bir dönüşüm yaşamaya teşvik eder. Sonuç olarak, Erich Fromm'un "Sevmenin Sanatı" kitabı, insan ilişkileri ve sevgi konusunda derin bir anlayış sunar ve okuyuculara sevginin gücünü keşfetme ve hayatlarını dönüştürme fırsatı verir. iyi okumalar
Erich Fromm
Erich Fromm
Sevme Sanatı
Sevme Sanatı
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Altın Post Yayıncılık · 201218,4bin okunma
141 syf.
8/10 puan verdi
Sırça köşk -sabahattin Ali
Adını son bölümde bulunan ‘‘Sırça Köşk’’ adlı masaldan alan eser, daha çok öyküleri ile ön plandaydı. Yazar, günümüz Türkçesine yakın üslubu ve toplumun sorunlarına olan ilgisi sayesinde zamana meydan okuyan bir eser oluşturmuştur. Sanatı halkın sesi olarak kullanan yazar, birçok sorunun üzerinde durmuş ve bunları ayıplayacak düzeyde bir dille okura sunmuştur. Sanatı, sürekli halkın sorunlarını dile getirmek için kullandığına yönelik aldığı bir eleştiriye öykülerinden birinde (Bahtiyar Köpek) cevap vermişti. Romanlarında (Özellikle Kuyucaklı Yusuf ve İçimizdeki Şeytan’da.), devlet memurlarına ve devlet kurumlarının çalışma düzenine yönelik eleştirilerini görüyoruz. Ama bu eserde direkt hükümetin kendisine ağır eleştirilerde bulunmuştu. Ayrıca, yazarın öldürtülme sebebinin ise ‘‘Millet Yutmuyor’’ adlı kısa öyküden kaynaklandığını düşünüyorum. Genel olarak içeriğine baktığımızda: Öykü ve masal türlerinde metinler bulunan, yazıldığı dönemi kusursuz anlatan ve edebi özelliklerinin yanında bir tarih kitabını andıran bir eserdi. ‘‘Dedim ya, kendi içimizde, kendimize dair bilmediğimiz o kadar çok şey var ki…’’ (s.109)
Sırça Köşk
Sırça Köşk
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,2bin okunma
Reklam
Edebiyatı, sanatı başkaları yaparken hoş bulurum. Fakat, kendim bundan çekinirim. Edebiyat ve sanat dünyasında yalnız dahiler vardır. Ondan ötesi, bir alay zavallı taklitçi, bir alay zavallı maskaradır.
Sayfa 98 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Herman Broch'un tekrar tekrar söylediği şeyi bu anlamda anlıyor ve paylaşıyorum: Bir romanın tek var olma nedeni, ancak bir romanın keşfedebileceği şeyi keşfetmektir. Hayatın o zamana kadar bilinmeyen küçük bir kesitini keşfetmeyen roman, ahlaka aykırıdır. Bilgi romanın tek ahlakıdır. Ben buna şunu da ekliyorum: Roman, Avrupa'nın eseridir; keşiflerini farklı dillerde yapmış olsa da bütün bir Avrupa'ya aittir. Avrupa roman sanatını oluşturan, keşiflerin birbirini izlemesidir.
Üstelik kıskançlığın temelinde derinliğine ve güçlü bir aşağılık duygusunun saklı yattığını görürüz.
Sayfa 127Kitabı okudu
260 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yazarın babasını anlattığı “Uçma Sanatı” kitabından sonra, röportaj esnasında bir soru yöneltilir Altarriba’ya: “Peki ya anneniz?” Bu sorudan yola çıkarak yazar annesinin hikayesini yazmaya karar veriyor ve ortaya Kırık Kanat isimli bu çizgi roman çıkıyor. Arka planda 20. yüzyıl İspanya’sını, patriyarka ve diktatörlük atmosferini solurken, bir yandan da annesinin (Petra) yaşamını okuyoruz. Çolak kolunu kimseye fark ettirmeden bir ömür onunla yaşayan, ikinci planda geçen hayatıyla oradan oraya savrulurken aidiyetini arayan biri Petra. Kitap 4 bölümden oluşuyor ve her bir bölümde Petra’nın hayatındaki bir erkeğin dahil olduğu hayat bölümünü okuyoruz. Babası, patronu, kocası ve ayrılıktan sonraki sevgilisi. Babasının bakım yükünü üstlenmiş, okula gönderilmemiş, küçük yaştan itibaren yemek yapmayı öğrenmek zorunda kalmış bir kadını görüyoruz. Bunlar olurken dönemin asker ve bürokratları aracılığıyla ülkedeki siyasi iklimi de hissediyoruz. Öte yandan, birçok yerde o dönemde kadınların konumundan, cinsiyet eşitsizliğinden de dem vurulan anlar bulunmakta. Erkekler siyasetle ilgilenip büyük işler yaparken, Petra ve çevresindeki birçok kadın o evlerde hizmetli olabiliyor ancak. Parmak bastığı konularla beni hayli tatmin eden bir çizgi roman oldu.
Kırık Kanat
Kırık KanatAntonio Altarriba · Aylak Kitap · 201739 okunma
688 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Gerilimin psikolojik unsurlarla donatılıp önümüze serildiği Duma adası bizleri insanoğlunun bilinç altına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Bu kitabı tanımlamak için kurulabilecek en iyi cümle muhtemelen şu. "Günün hakkını ver, bırak günde senin hakkını versin." Yalnzlığın psikolojik etkisi, sağlam arkadaşlık üzerine kurulu yaralı bir
Duma Adası
Duma AdasıStephen King · Altın Kitaplar · 2008613 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.