Tuğçe

Tuğçe
@romanokuyucu
İnsan bir şey alacaksa kitap almalıdır. Bir şey satacaksa yine kitap satmalıdır. Dünyanın en mukaddes işidir. Hasan Ali Yücel
İnsanlar ölür... Râbıtalar zâhiren kırılır... Fakat yüksek hisler... Eserler... Mezarlarda değil... Kalplerde yaşarlar. Onlar ebedidir.
Sayfa 179 - Latife Hanım'ın Mustafa Kemal Paşa'ya, Paşa'nın boşanmadan sonra İzmir'e ilk gidişinde yazdığı mektup
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Bir saray hizmetçisinin kabri ile bir padişah annesinin kabri yan yana olabilir miydi? Böyle bir manzaraya dünyanın hangi modern ülkesinde rastlanırdı? Aristokrasinin zirveye çıktığı, insanların kast sistemleri ile ayrıştırıldığı, çocukları kabahat işleyince dayak atmak için saraylarında şamar oğlanı tutan sefil Avrupa zihniyeti geldi aklıma. Sonra da bir valide sultan ile bir hizmetçiyi ya yana yatıran bizim alnından öpülesi anlayışımız, peygamberâne vefa duygumuz...
Sayfa 124Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Sultan Abdülaziz, mukaddes topraklara o kadar düşkündür ki Haremeyn'den bir mektup gelecek olsa abdest almadan bu mektubu okumamaktadır. Gelen mektubu önce öper başına koyar, sonra da "Bu kağıtlarda Medine-i Münevvere'nin tozu vardır" diyerek gerekli ihtimamı gösterirmiş.
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 19 days
Sarıkamış
Sarıkamışİsmail Bilgin
8.8/10 · 2,546 reads
Reklam
"Koca memleket, koca Osmanlı titriyor. Milletin titriyor. Kimi soğuktan, kimi korkudan, kimi parçalanmaktan, kimi de savaşı kaybetmekten titriyor. Hasta adam diye tanımlıyorlar bizi. Hasta adam. Yani ölüme mahkûm. Eli kolu bağlanmış, son nefesini vermesi beklenen biri olduğumuzu düşünüyorlar. Bizi bu dağların ayazında buraya getiren şey nedir bilir misin? " " Vatan sevgisi efendim. "
Sayfa 119Kitabı okudu
Kimse kötü haber beklemezdi ama kötü haber, cepheler ne kadar uzakta ve ne kadar imkânsızlıklar içinde olursa olsun daima tez gelirdi. Ya bir kâğıt ya da bir meşin künyeyle ulaşacağı yere ulaşır, bir kıvılcım büyük yangına dönüşür, gönülleri yakardı.
Ölmeden önce dünyanın en şerefli, en akıllı ve en kıymetli canlısı olan insan ölünce, cephede kuru bir dal, sararan bir yaprak, yere düşen bir yağmur damlası gibi sıradanlaşıyordu.
İnsan her şeye alışırdı. Yürümeye, soğuğa, yorgunluğa, savaşmaya ve öldürmeye.
"Türk milleti ne zaman kendini kurtulmuş sayabilir? " Mustafa Kemal, denetim gezisinde danışmanlara bu soruyu sormuş, son sözü Hasan Ali almıştı: "Paşam, Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak hale gelirse o zaman kurtulmuş olur." Mustafa Kemal etkilenmişti: " Hepiniz, enteresan fikirler söylediniz. Fakat bu çocuğun ileri attığı, üstünde bizi derin derin düşündürmeye değer bir fikirdir. "
Reklam
İnsan bazen sadece kendine üzülmek, geçmişten kalan bir efkârda boğulmak, hüzünlü şarkı çalınca saatlerce ağlamak istiyor.
Unutmayın: Biz Anıtkabir'e bir ölünün karşısında sap gibi durmaya değil, o ölünün fikirlerini anladığımızı, onun izinde daha büyük işler yapmak niyetinde olduğumuzu belirtmek için gidiyoruz; bunları anlamayanlar gidip sap gibi durmaya devam edebilirler.
Bir başarı,elinizden kaçabilir. Bundan dolayı onlara kızmayınız ve elinizden geleni yapmışsanız, kendi kendinize de kızmayınız. Asıl mühim olan başarı değil, gayrettir. İnsanın elinde olan ve onu memnun eden ancak gayrettir.
1930( Afet İnan M. B. ve M.K Atatürk'ün el yazıları s. 78;542)
Acı kimine göre normalleşiyor, kimini de kavuruyor zamanla. Bir acıyı anlamak için, atan değil, hisseden bir kalp gerekiyor.
253 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.