Oysa ruhsal acının yanında bedensel acı bir hiç kalır!
Böylece zulmeden, ilgisiz, iki yüzlü ya da zorlu partnerler bu kadınlar için herhangi bir madde işlevi görerek onların kendi duygularından kaçınmalarını sağlayan ortamı yaratırlar; alkol ve ruhsal değişimlere neden olan diğer maddeler de madde bağım­lılığı olan kişilerde geçici fakat ayrılmaya cesaret edemeyecekleri bir kaçış yolu oluşturur. Yine alkol ve madde kullanımında oldu­ğu gibi, yönetilmesi imkansız ilişkiler de ihtiyaç duyulan dikkat dağınıklığını sağlarken aslında kendi acı dolu yüklerini denkleme dahil ederler. İlişkiye bağlılığın bağımlılığa dönüşmesi, alkol ba­ğımlılığıyla benzer bir seyir izler. İlişkideyken hissedilen en büyük acı bile, ilişkisiz kalmaya, yani kişinin kendiyle baş başa kalmasına tercih edilir çünkü yalnızlık, kişinin hem geçmiş hem de bugüne ait şiddetli acılarının çalkantılarını hissetmesi anlamına gelir.
Reklam
Ruhsal acıyla karşılaştırıldığında fiziksel acı nedir ki?
"Yalnızlığımdan acı duymamayı beceremedim henüz, yalnızlığın sadece sıkıntısız bir dinginlik anlamına geldiği ruhsal mertebeye ulaşmak öyle zor ki."
Sayfa 628Kitabı okudu
Okudukça, çözünürlük artıyor (:
Fakat ruhsal acı çocukta hayatının ilerleyen yıllarında hissedeceği bir çaresizlik yaratmış olabilir..
Sayfa 44 - Olimpos YayınlarıKitabı okuyor
Biliyor musun, bizim genel olarak insan ırkı hakkındaki düşüncelerimiz çok garip bir şey. O kelimeyi söylerken hepimizin kafasında belirginlikten uzak, pırıltılı bir tablo oluşuyor. Ciddi, büyük, önemli bir şey. Ama aslında bu konuda tek bildiğimiz, kendi hayatımız boyunca karşılaştığımız insanlar. Bir bak onlara. Gerçekten büyük, ciddi bir yanlarını görebiliyor musun? Öyle birini tanıyor musun? İşporta arabalarından alışveriş etmeye çalışan ev kadınları var, sokaklarda duvarlara ayıp kelimeler yazan, burnu sümüklü çocuklar var, sarhoş gençler var. Ya da bunların ruhsal karşılıkları var. Aslında acı çektikleri zaman insanlara bir parça saygı duymak mümkün. Bir nebze gururları oluyor o zaman. Ama eğlenirken-hiç dönüp baktın mı onlara? İşte gerçeği ancak o zaman görebiliyorsun. Esir gibi çalışıp kazandıkları paraları lunaparklarda, bayağı gazinolarda harcarken bak onlara. Dünyayı önlerinde apaçık bulan zenginlere bak. Eğlenmek için neleri seçiyorlar, bir dikkat et. Kibar barlarda seyret onları. İşte senin genel olarak insan ırkı dediğin şey. Ben böyle bir şeye elimi bile sürmek istemem."
Reklam
Ruhsal acının yanında bedensel acı bir hiç kalır!
Bir günün ışıltısında uyanıyorum, yine yeniden, tekrar! Acı üstüne acı... dehşet üstüne dehşet. Serpilen kan damlalarında delilik vehmine işaret. İşkence günlerinin bana olan hediyesi, günlere aciz ve isteksiz uyanmak. İlk başlarda tamamıyla güçsüzleştirilmeye çalışılan kolum, artık yok!.. Üzerine mütemadiyen inen darbeler önce işlevini yitirmesine, ardından kangren olmasına sebep verdi! Lanet olası gardiyanlar, bir çocuk gibi ağlattılar beni. Ölmek istedim yalnızca. Tüm vücudumu hareketsiz hâle getirerek indirdikleri darbeler, bir öfke ve intikamın bedeli değildi! Arzu ve ihtiraslarına yenik düşmekte değildi! Satılmış ruhların ahlaksızlığıydı elbet! Kopan yaprakların kaybolan yeşilleri gibi... içime sinmiyor yaşamak. Sağlamlığını, direncini ve kendisini yitirdiğim uzvumu yerinde göremeyince!.. Tekerrür eden her günkü dehşet, korkudan beynimi yiyerek bitirmekte. Hâlâ geceleri ağlayarak uyanıyorum, artık mutlu bir uyku, mutluluk saçan bir gün ışıltısı yok! Attığım her adımda fiziksel ve ruhsal çöküntü yaşıyorum!..
Sayfa 35
Sevmek bizi yumuşatır çaresiz, bir başkasına duyacağımız sevgi dolu yakınlık bizi acı dolu ruhsal karmaşalara sürüklenmeye yatkın duruma sokar.
Sayfa 69
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.