Ana karakterimiz bir kadın. Kadın psikolojisini bu kadar iyi anlatan erkek bir yazar daha okumadım sanırım. Stefan Zweig gibi bir yazarın, bir kadının psikolojisini bu kadar iyi anlatması gerçekten etkileyici. Kitap zaten çok uzun değil, bir günde bitiyor. Hikayeye gelince, bir kadın sürgüne gönderiliyor. Daha önce hep gözde olan bu kadının hayatı 360 derece değişiyor. Kadının sürgünde yaşadıklarını, hislerini, çektiği acı ve yalnızlığı, sonrasında düştüğü boşluğu, bu düşüşün sebep olduğu ruhsal bunalımı ve çaresizliğin insana neler yaptırdığını okuyoruz.
Bu arada bu yazarın hakkında öneri verebilirsem bin kere bir kadının mektubu okuyun diyecem