Oysa ruhsal acının yanında bedensel acı bir hiç kalır!
Melankoli
Melankolinin ayırt edici ruhsal özellikleri ise derin bir biçimde hissedilen ve acı veren üzüntü, dış dünyaya duyulan ilginin sekteye uğraması, sevme yetisinin kaybı, bütün etkinliklere ket vurulması, kendi kendini suçlama ve aşağılamada ifade bulan ve cezalandırılacağına dair kuruntusal bir bekleyişte de doruk noktasına ulaşan kendilik duygusunun değerinde görülen azalma olarak sayılabilir.
Reklam
İnsanı en çok yaralayan şey fiziksel acı değil, haksızlığın, mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.
Bu tür durumlarda insanı en çok yaralayan şey (ki bu hem yetişkinler hem de cezalandırılan çocuklar için geçerlidir) fiziksel acı değil, haksızlığın, mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.
Aynı derecede merhametsiz olan fiziksel ve ruhsal acı, bu mutluluk israfının üzerine, samimiyet denilen paha biçilemez yağla beslenen sağduyulu ışığını döktü. Sonra da sefalet, yakıcı süngeriyle kibrimin ince filmi üzerinden geçti ve hasta bir duyarlılıkla aldığım hazların bütün izlerini sildi. Ve şimdi artık ne kusursuz olmasını istedikleri her hareketimi gözetleyecek, ne de onların sahte hayranlıklarını kazanmak adına edindiğim bir bilgiyi pohpohlayacak kimse yok;..., şimdi bir kitabı gerçek değeri için okuyorum, şimdi bir güzelin güzel gözleri için bir jest yapmıyor ya da rakiplerimin sonunu getirmek için bir söz söylemiyorum, şimdi sadece mutluluğu tadıyorum.
Sayfa 79 - Zeplin
Freud'un yapısal kuramına göre, ego ("ben", yani otobiyografik benlik), icracı organdır ve hem bilinçli hem de bilinçdışı bileşeni bulunur. Bilinçli bileşen, görme, işitme ve dokunma duyusu mekanizmaları aracılığıyla dış dünyayla doğrudan temas içindedir; algı, mantık, eylem planlaması, haz ve acı deneyimleme işleriyle meşgul olur. Hartmann, Kris ve Lowenstein, çalışmalarında egonun çelişkiden yoksun bu bileşeninin mantık uyarınca işlediğini ve edimlerine gerçeklik ilkesinin kılavuzluk ettiğini vurgularlar. Egonun bilinçdışı bileşeni, ruhsal savunmalarla (bastırma, yadsıma, iyiye yorma) meşgul olur, bu mekanizmalar sayesinde ego, ikinci ruhsal organ olan idin hem cinsel hem saldırgan ve içgüdüsel dürtülerini engeller, kanalize eder ve saptırır. Freud'un Nietszche'den ödünç aldığı bir terim olan id "o"), tamamen bilinçdışıdır. Mantığın ya da gerçekliğin hükmü altında değil, haz peşinde koşturmak ve acıdan kaçmak gibi hazcı bir ilkenin hükmü altındadır. Freud'a göre id, ilkel bebek zihnini yansıtır ve doğumdan itibaren mevcut olan tek zihinsel yapıdır. Üçüncü organ olan super-ego, bilinçdışı bir ahlak mertebesidir, emellerimizin cisimleşmiş halidir.
Sayfa 82
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.