ranaa☆

İnsanları sevmeme ve onlara tekrar yaklaşmama da imkan yoktu; çünkü en inandığım, en güvendiğim insandan aldanmıştım.
Reklam
Ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim. Daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım.
"Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum."

Reader Follow Recommendations

See All
Eğleniyorlardı. Yaşıyorlardı. Ve ben, kafamın içine ve yalnız kendi ruhuma kapanmakla onların üstünde değil, altında bulunduğumu anlıyordum.
O beni birdenbire sessiz ve karanlık bir dünyadan ayırmış, ışığa ve sahiden yaşamaya götürmüştü. Bir ruhumun bulunduğunu ancak o zaman fark etmiştim.
Reklam
Demek ki beni bir türlü sevemiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.
"Göreceksiniz ya, ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım..."
Üç derin çizgim vardı bu hayatta. Kimseye zarar verme. Kimseyi kendinden çok sevme. Kimseyi öldürme, kelimelerinle olsa bile.
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.
Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler...
Reklam
İnsanlar, birbirlerinden hiçbir şey anlamayan insanlar, beni buradan da kaçırıyorlardı.
Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskoca dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim?
İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım... Ama nasıl yaşayacağım? Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak? Ama ben dayanacağım... Şimdiye kadar olduğu gibi...
Yalanlarıma sürekli inanırdı. Balıktı çünkü o. Ne dersem diyeyim, inanması gereken, aptal bir balıktı. Gitsem bile, geri geldiğimde bana olan öfkesini otuz saniyede unutması gereken, turuncu bir balık... Her otuz saniyede bir bana tekrar tekrar aşık olması gereken, küçük balık... Ama atladığı bir şey vardı. O balıksa bile, ben okyanustum. Ve okyanusların dalgaları ne kadar uzağa gitse de, mutlaka geri dönerdi.
Sayfa 418Kitabı okudu
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.