Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dil ve Üslup Dil, Atsız'ın dilidir. Açık, duru, anlaşılır ve akıcı. Su gibi akar cümleler. Hiçbir cümle, hiçbir paragraf, anlaşılmazlığından ötürü sizi durdurmaz. Eğer duruyorsanız ve bir cümleyi, bir paragrafı yeniden okuyorsanız bu anlamadığınızdan değildir. Tam tersine çok iyi anladığınızdandır. Cümleler sizi can evinizden vurmuştur. Bir
Dil ve Üslup Dil, Atsız'ın dilidir. Açık, duru, anlaşılır ve akıcı. Su gibi akar cümleler. Hiçbir cümle, hiçbir paragraf, anlaşılmazlığından ötürü sizi durdurmaz. Eğer duruyorsanız ve bir cümleyi, bir paragrafı yeniden okuyorsanız bu anlamadığınızdan değildir. Tam tersine çok iyi anladığınızdandır. Cümleler sizi can evinizden vurmuştur. Bir
Reklam
İnsan Aydınlanma Aklı'nın vaat ettiği bilginin gücünü kontrol etmeye duyduğu sınırsız arzuyu doyurmak için ruhunu şeytana satacak mıdır, satmayacak mıdır?
Sayfa 190Kitabı okudu
Bu Şehir Onunla Güzel
"Doğru değil," diyor Emre. "Nefsim için bulmayı umduğum mutluluktan dolayı onu seviyorum galiba. Ona onun için değil, kendim için hasret çekiyorum." "Hayır," diye itiraz ediyor yankı. "Sen artık şehvetin amaç olmayacağının farkına varmış ve hayvani yönünü aşmış birisin!" "Ama gene de ona kavuşmak istiyorum." "Bu istek, geçici bir vuslat ve faydalanma için değil. Onda seni çeken güzelliklere aç olan ruhunu doyurmak ve onunla değer kazanmak için. Belki bundan da öte. Ona kavuşmakla, onun kaynağına biraz daha yaklaşabilmek için. Asıl en güzel olana ve güzellik bağışlayana!"
Sayfa 80 - Timaş yayınları, Nurullah GençKitabı okudu
Freud nasıl bir kafa bu....
Bazıları seksi bedeninin ihtiyacını gidermek için yaşar, bazıları ise bedeniyle birlikte ruhunu doyurmak, iliklerine kadar hissederek seksi yaşamak ve doyuma ulaşmak ister.
Samimiyet, tebessüm ve sevgi
Yiyecekler nasıl ki insanın bedenini besliyorsa, samimiyet, tebessüm ve sevgi de insanın ruhunu ve kalbini besler. Ancak her ikisinin de sahtesi zehirlidir. Bozuk yiyecekler midenizi, sahte gülücükler ruhunuzu kirletir.
Sayfa 90 - Oku Yorum YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gogol'un Pirogof karakteri
Ne kendisinden ne de zekâsından kesinlikle şüphelenmeyen bir ahmağın temiz imanı, Gogol’un yarattığı teğmen Pirogof tipinde canlanmıştır. Pirogof, kendisinin bir dâhi, hatta dâhinin üstünde olduğuna şükrediyor. Bu konu hakkında konuşulamayacağına bile inanıyor; zaten onun gözünde böyle meseleler yoktur. En büyük yazar, okuyucusunun ruhunu doyurmak için, yazısını ona düzelttirmek zorunluluğunu duymuştur. Fakat düzeltmeyi yaptırdıktan sonra, kendisine zor gelebilmiştir. Cesaretini kaybetmiş, okuyucularını yüzüstü bırakmıştır. Gogol’un, Pirogof tipini bu kadar aşağı rütbeden almasına hep üzüldüm. Çünkü bu şahıs, kendini o kadar beğenmiş bir tiptir ki, sadece bir yüzbaşı rütbesi bile ona yakışamaz. Kendini beğenir demekle ne demek istiyorum? Şunu anlatmak gerekiyor ki, onu bir general yapsalar, yine de yüzbaşı rütbesini tercih edecektir. Buna benzeyen daha nice nice askerler, savaşta korkunç başarısızlıklara uğramadılar mı? Yazarlarımız, bilim adamlarımız, propagandacılarımız arasında Pirogof gibi insanlar yok mu idi? “Ona benzeyenler olmadı mı?”
Günümüzde insanın maddesiyle ruhunu ayrı ayrı anlayabilene, varlığını idrak edebilene evliya dense yeridir. Şeyh Galip şöyle diyor: Gıda-yı ruhu ver kim rehber-i mirâc-ı ulvidir Hemişe fikr-i tamir-i beden pâ-der-gil olmakdır Günümüz Türkçesiyle, “Ruhunu besle, yola o çıkacak; beden boş kapsül, bırakıp gideceksin / Bütün mesaini bedenine harcarsan ayağı çamura çakılıp yürüyemeyen eşek gibi olursun,” diyor. Yani insan kendini bedenden ibaret zannedince, böyle telakki edince; onu doyurmak, onu beslemek, onunla ilgilenmek, onu süslemek... Aman aman, bitmez tükenmez bir meşgale ve sonu yok. E bal gibi biliyor ki sonunda toprak olacak, yani boşa çalışıyor. Elbette bunalıma girer, elbette. İşte Şeyh Galip üstadın kırk sekiz mısrasının ilk ikisi; “Ey dil ey dil niye bu rütbede pür-gamsın sen Gerçi virâne isen genc-i mutalsamsın sen.” Bakıyorum da yüzünü asmışsın, strese gömülmüşsün. Hayırdır ne oldu sana? Ha, anladım... Kendini bedenden ibaret sandın, o da yerçekimine tabi, devamlı yıpranıyor, elbette üzülürsün. Bilsen ki sen ruhsun, kafaya bile takmazsın demek istiyor. Hazreti Mevlânâ'nın sözünü hatırla: “Bedenin, bindiğin eşek. Dizgin sendeyken ahire gidersin ama işi eşeğe bırakırsan ahıra gidersin.”
Sene başında alınacak bir kararla her dönemin sonunda organize edilen bilim şenlikleri, resim ve teknoloji sergilerinin yanında bir de "merhamet fuarları" düzenlenebilir. Çocukların ruhunu doyurmak bilim ve sanat yapmaları kadar önemlidir sonuçta.
108 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.