Aldatan ahmaklar dememiş de "bayağı" demiş. Kibar adam vesselam.
Satırlarında diğer insanlara benzemeyen bayağılıktan ve küçüklükten uzak insan ruhunu tekrar buldum. insanların hemen hepsi hayatı karın doyurmak ve biriyle yatmaktan ibadet farz eder halbuki bu takdirde insanın diğer hayvanlardan ne farkı vardır.
"Sizi birlikte çalışmak için çağırdım. Nüfus artışının bir sağlık sorunu olduğunu anladığınıza hiç şüphem yok. Fakat korkarım, insan ruhunu etkileyeceğini anlamıyorsunuz. Nüfus artışı stresi altında daha önce çalmayı aklından geçirmemiş olanlar, ailelerini doyurmak için hırsızlık yapacak. Daha önce öldürmeyi aklından geçirmemiş olanlar, çocuklarını beslemek için cinayet işleyecek. Dante'nin ölümcül günahlarının hepsi; cinayet ve diğerleri, buharlaşan huzurumuzla güçlenip, insanlık yüzeyine yükselerek içimize sızmaya başlayacak. İnsan ruhuyla ilgili bir savaş veriyoruz. "
Reklam
"Sen bir ruhun olduğunu, yalnızca bedenden ibaret olmadığını anla, ruhumu nasıl beslerim derdine düş, dermanın gelip seni bulacaktır." Şeyh Galip (günümüz Türkçesiyle) şöyle diyor: "Ruhunu besle, yola o çıkacak; beden boş kapsül, bırakıp gideceksin. Bütün mesaini bedenine harcarsan, ayağı çamura çakılıp yürüyemeyen eşek gibi olursun." Yani insan kendini bedenden ibaret zannedince, böyle telakki edince; onu doyurmak, onu beslemek, onunla ilgilenmek, onu süslemek... Aman aman, bitmek tükenmek bilmez bir meşgale ve sonu yok. E bal gibi biliyor ki sonunda toprak olacak, yani boşa çıkıyor. Elbette bunalıma girer, elbette. Hazreti Mevlana'nın sözünü hatırla: "Bedenin bindiğin eşek. Dizgin sendeyken ahire gidersin ama işi eşeğe bırakırsan ahıra gidersin."
''... Satırlarında diğer insanlara benzemeyen, bayağılıklardan ve küçüklüklerden uzak insan ruhunu tekrar buldum. Mektubunun bir yeri bana bilhassa yakın geldi: İnsanların hemen hepsi hayatı karın doyurmak ve lalettayin biriyle yatmaktan ibaret farz ederler. Halbuki bu takdirde insanın diğer hayvanlardan ne farkı vardır, onların dimağları da karınlarını doyurmak ve kendilerine bir eş bulmak hususunda kafi derecede hizmet görüyor, ancak bunları düşünmek, onlardan hiç ayrı olmamak demektir. Halbuki insanın bir de dimağı vardır ki yemek, yatmak, eğlenmek gibi şeylerle alakadar olmayan birtakım ihtiyaçlar taşır. Kendine yakın bir arkadaş arar. Kendisine yardım edecek (maddi veya manevi yardım edecek) diğer bir insan ister ve bunun mümkün olabilmesi için yardım isteyen diğer insanlara yardıma hazır bulunur. Sonra muhakkak sevilmek ister, bunun için de başkalarını sever. Düşün, dünyada yalnızlık kadar feci şey var mıdır?''
Sayfa 49 - Yapı Kredi Yayınları
Satırlarında diğer insanlara benzemeyen, bayağılıklardan ve küçüklüklerden uzak insan ruhunu tekrar buldum. Mektubunun bir yeri bana bilhassa yakın geldi: İnsanların hemen hepsi hayatı karın doyurmak ve lalettayin biriyle yatmaktan ibaret farz ederler. Halbuki bu takdirde insanın diğer hayvanlardan ne farkı vardır, onların dimağları da karınlarını doyurmak ve kendilerine bir eş bulmak hususunda kâfi derecede hizmet görüyor, ancak bunları düşünmek, onlardan hiç ayrı olmamak demektir. Halbuki insanın bir de dimağı vardır ki yemek, yatmak, eğlenmek gibi şeylerle alakadar olmayan birtakım ihtiyaçlar taşır. Kendine yakın bir arkadaş arar. Kendisine yardım edecek (maddi ve manevi yardım edecek) diğer bir insan ister ve bunun mümkün olabilmesi için yardım isteyen diğer insanlara yardıma hazır bulunur. Sonra muhakkak sevilmek ister, bunun için de başkalarını sever. Düşün, dünyada yalnızlık kadar feci şey var mıdır? Tabii yalnızlıktan kafa yalnızlığını kastediyorum, yoksa dünya bir sürü kuru kalabalıkla dolu... Ama bizim manevi hayatımızda, maddi hayatımızda bize eş, arkadaş olabilecek insan ne kadar azdır.
Bu Şehir Onunla Güzel
"Doğru değil," diyor Emre. "Nefsim için bulmayı umduğum mutluluktan dolayı onu seviyorum galiba. Ona onun için değil, kendim için hasret çekiyorum." "Hayır," diye itiraz ediyor yankı. "Sen artık şehvetin amaç olmayacağının farkına varmış ve hayvani yönünü aşmış birisin!" "Ama gene de ona kavuşmak istiyorum." "Bu istek, geçici bir vuslat ve faydalanma için değil. Onda seni çeken güzelliklere aç olan ruhunu doyurmak ve onunla değer kazanmak için. Belki bundan da öte. Ona kavuşmakla, onun kaynağına biraz daha yaklaşabilmek için. Asıl en güzel olana ve güzellik bağışlayana!"
Sayfa 80 - Timaş yayınları, Nurullah GençKitabı okudu
Reklam
110 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.