Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hrd

Hz. Lokman oğluna şu nasihatlerde bulunmuştur:
Yavrucuğum! Sana bazı tavsiyelerde bulunacağım. Eğer onlara sarılırsan hep efendi olursun: -Uzak yakın herkese güzel ahlaklı ol. - İyiden de kötüden de cahilliğini gizle -Kardeşlerini koru. -Akrabalarınla ilişkini kesme. -Dedikoducuya, seni kötülüğe düşürmek isteyen bozguncuya kulak asmayacağına dair akraba ve dostlarına güvence ver. - Kendisinden ayrıldığında seni ayıplamayan senin de kendisini ayıplamadığın kimselerle arkadaş ol.
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
En çok aldanan kimse, başkasının dünyası uğruna kendi âhiretini mahvedendir.
İnsanın hayatta uzun yaşamaktan başka umutlarının da olabileceğini görmek istiyorum. Ölüm veya acı çekme fikrine sırt çevirmek gerekmediğini ama bunlara uzun uzun vakit ve alan ayırmanın da lüzumu olmadığını bilmek istiyorum. Hayatın geçici olduğu bilgisine kendimi alıştırmak istiyorum. Sonra da bu bilginin ışığında(veya gölgesinde) nasıl yaşamam gerektiğini öğrenmek istiyorum.
Sayfa 160Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Seven sevdiğinin sevdiklerini de sever. Eğer biz gerçekten birini seviyorsak, sevdiğimizin sevdiğini, onun önem verdiği insanları da severiz. Sevgi meselesi sadece iki kişi arasında olan bir şey değildir ki...
Hatice' nin kelime manası erken doğan kızdır, malum. Babası Huveylid bir ticari seferdeyken kızı erken doğmuş ve kızına böylece bu isim verilmiştir. Bu erken doğumu şoyle anlıyorum ben... Hatice annemiz, Allah Resûlü' nden(s.a.v.) erken gelecek ve âlemi ona hazırlayacaktı.
Reklam
İnsan içinde bulunduğu ahvali pek bilemez, büyük işlerin içinde insan büyük hatalar yapar.
Zaman artık tıklım tıklım dolu, ter , nefes ve kir kokulu sevkiyat vagonları gibi geçiyor, günler , haftalar aynı lokomotifin çektiği katarın vagonları, hatta aynı vagonun kompartımanları gibi akıp gidiyordu.
Hoşgörürlüğün sınırsız olmasını dilemek... olabileceğini ummak, yanılmaz bir insanlık dilemeye eşittir.
İnsanlar, kayalar günlük yükleriymiş gibi davrandıklarında ve yardım almayı reddettiklerinde, ya da günlük yükleri taşımak zorunda olmadıkları kayalarmış gibi davrandiklarinda sorunlar ortaya çıkmaktadır. Her iki durumun da sonucunda insanlar ya acı çeker, ya da sorumsuzca davranışlarda bulunurlar.
Hayatlarımızda sorumluluk ve sahiplenme ile ilgili bütün kargaşalar aslında bir sınır sorunudur. Ev sahiplerinin arazilerinin çevresine çit çekmesi gibi, bizim de zihinsel, fiziksel, duygusal ve manevi sınırlar belirleyerek neyin sorumluluğumuz altında olduğunu ve neyin olmadığını belirlememiz gerekmektedir.
Reklam
Ben o toz deryasını seviyorum dedi Samuel. Dişi bir köpeğin çelimsiz yavrusunu sevdiği gibi seviyorum. Her taşını, pulluk kıran kaya çıkıntılarını, ince ve çorak üst toprağını, susuz özünü seviyorum. Benim toz deryamın içinde bir zenginlik gizli.
Samuel yumuşak bir tonda konuştu -Şu araziyi nadasa bıraktığın için utanmayışına şaşıyorum. -Ekmem için bir sebep yoktu, dedi Adam. Sen benim değişeceğimi düşünüyordun. Değişmedim. -Acınla gurur mu duyuyorsun? diye sordu Samuel. Seni büyütüp trajikleştiriyor mu? -Bilmem -Bir düşün istersen. Belki de büyük bir sahnede rol alıyorsun ve tek seyirci de sensin.
İnsan ruhu denen o parıltılı şeye karşı bir aşk beslemeye başladım. Evrenin güzel ve eşsiz bir unsuru o. Daima saldırı altında, asla yok edilemez- çünkü hükmedebilirsin.
Anne babalarımız her birimizin içine zihinsel ve duygusal tohumlar ekiyorlar-biz büyüdükçe filizlenen tohumlar. Bazı ailelerde bu tohumlar sevgi, saygı ve bağımsızlık kaynağı oluyor. Maalesef birçok ailede, tohumların arasında korku, yaptırım ve suçluluk duyguları da bulunuyor.
Her birimiz, karanlıkta yol almakta olan birer gemiyiz, bunu biliyorum, ama yine de yakından geçen başka gemilerin kılavuz ışıklarını görmek muazzam bir teselli sağlıyor insana.
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.