"Saadet hayatı olduğu gibi kabul etmektir." demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; "Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun.
Gece, başka bir gecedeydi sanki; uzaklaşan seslerle birlikte görüntüler de silinmişti. Her yer derinliği bilinmeyen bir boşluktu artık, her şey sonsuz bir karanlıktı...
...Belki de bu yüzden, boş bir çuvala benziyordu sokaklarda yürürken, boş bir çuval gibi duvar diplerine yığılıp yığılıp kalıyordu. Giderek azalıyordu sanki, giderek yollara, kırlara, kayalıklara ve gecelere bölünüp ufalanıyordu...