Aziz dostum, eğer çevrenizdekileri kaçırmak istiyorsanız, onlara yalnız olduğunuzu söyleyiniz; insanın aynayla yüz yüze gelmekten korkmasına benzeyebilir bu. İyisi mi elden geldiğince okşayınız güvercinleri ve uzak kalmayınız sıcak iklimlerin limonsu tadından. Lüks sorunlar...
15 Kasım 1975
Bir yumurtam var; içinde de dışarı çıkıp çıkmayacağını pek bilemeyen bir civciv. Belki dışarı çıkmak istiyor da çıkamıyor, ama kabuk kırılmadan bunu bilemem. Kabuğu kırıp ona yardım edersem, sonraki yaşayışından ben sorumlu olacağım. Eğer bazı değerler de kazanırsa, ki çok küçük bir olasılık, bunlar benim kendi yarattığım değerler olacak. Bunu istemiyorum. Civcivi kendi başına bıraktık diyelim. Bu türün diğer örnekleriyle karşılaştırılırsa, kabuğu kendi kendine kırıp dışarı çıkabilme olasılığı burada da çok düşük. Yaşama içinde bu küçük olasılığa bağlanmak ancak uzak denetimli bir etkinlik verir ve bu uzak denetim bir yerde de kopabilir. Kabuğu kırmak da, civcivi kendi başına bırakmak da gelecek için, benim onunla ilişkimin gelişmesi açısından çok küçük olasılıklar gösteriyorlar. Ama bu iki küçük olasılığın hangisi diğerinden daha büyük? Ayrıca etkinliğimi ortaya koymak, benimle civciv arasındaki ilişki açısından gerekli mi, değil mi?
Reklam
Kurumlu bir saat kulesi kur yapardı bana, Çeyrek geçmişliğiyle övünen o topal. Bir gül uzatırdı çocuklardan biri Ellerimden güle yalnızlık batardı İçi bulanırdı yalnızlığımın Kusardı serseriliğini en görkemli meydana.
Sayfa 30 - Metis yayınları
Belli bir saat sarkacının salınması gibi sıkıntının üstüme gelip gelip çekilişi; yarını bekle, bugünlük yetmez mi?
Sayfa 78
Dünyanın bir düzeni olduğunu gösterebilmek için birer saat kulesi ek­lediler.
1481 ’de Lyon’da bir grup vatandaş, şehre bir meydan saati inşa edilmesini talep eden bir dilekçe vermişlerdi, böylelikle “daha düzenli hayatlar yaşayabilecekler” ve “daha mutlu ve hoşnut” olacaklardı. Şehrin tüccar ve sanayicileri, zamanın hesabını tutmanın en ateşli sa­vunucuları kesildiler. İnşa edilen her katedrale, yine aynı amaçla, dünyanın bir düzeni olduğunu gösterebilmek için birer saat kulesi ek­lediler. Strasbotırg saat kulesinin inşası 1527’de başlayıp yirmi yedi yılda tamamlanmış ve şehir halkının düzenli yaşama alışkanlığına bel­ ki hakikaten katkıda bulunmuştu. Fakat dakikası dakikasına doğruluk anlamına gelen “dakiklik” sözcüğünün kullanıma girmesi 1770’leri buldu. Zamanı planlandığı biçimde kullanmanın bir fazilet olduğuna fabrika işçilerini inandırmak için olağanüstü çabalar harcandı. Sanayi devrimi’nin ilk günlerinde İskoçyalı bir sanayici “insanların düzenli yaşamaya ve düzenli alışkanlıklara olan derin nefretinden” söz ediyor Ve “istedikleri saatte yatağa girip istediği saatte çıkamayacaklarını ve canlarının islediği zaman tatil yapamayacaklarını” bir türlü anlama­malarından yakınıyordu.
Sayfa 343 - AyrıntıYayınları, Dördüncü Basım 2010Kitabı okudu
Pencerenin dışındaki saat kulesi onu gösteriyor. Üniversite öğ­ rencileri geç yaz derslerine doğru aceleyle gidiyorlar, ayakları susuz kalmış çimler üstünde ezilmiş patikalar oluşturuyor. Hayat ve iş hakkında yakın bir arkadaşımla hararetli bir tarhşma içindeyim. Biraz fazla canlı bir halde, çocuğum olursa, bir tane mi iki tane mi olur emin değilim, diyorum. Bu biraz endişe verici bir alan. İkimiz de biliyoruz ki -ya da en azından bildiğimizi sanıyorum- araştırmalara göre, onun gibi part­ neri ve çocukları olan erkekler bizim işyerimizde gayet iyi ilerliyor­ lar. Çocuklu kadınlarsa pek öyle değil. Başarı oranları yavaşlama kaydediyor, çocuk sahibi olmayan kadınların ve erkeklerin başarıla­ rının gerisinde kalıyor.
Sayfa 29 - Mundi yayınları subat 2023Kitabı okudu
Reklam
Kurumlu bir saat kulesi kur yapardı bana, Çeyrek geçmişliğiyle övünen o topal. Bir gül uzatırdı çocuklardan biri Ellerimden güle yalnızlık batardı İçi bulanırdı yalnızlığımın Kusardı serseriliğini en görkemli meydana.
Sende bu ad oldukca istersen sıfır numara kel,istersen at kuyruklu olurum. Ince bıyıklı, tek dişi altın olurum. Meftun olurum, meczup olurum. Uzaklara bakarım, çıtımı çıkarmam. Nasıl söyleyeceğimi bilmem, susarım. Susmak üzerine konuşmak gerekirse, beni çağırırlar,oturur susarım. Dolmabahçe Saat Kulesi'yle, Çırağan Sarayı ile konuşurum. Duvarlara yazılar yazarım gizli gizli:"Albayım beni Nezahat ile evlendir". Sülüs yazaeım, kûfi yazarım, Latin yazarım. Gotik yazamam. Yağ satarım, bal satarım, ustamı öldürür ben satarım. Yemeden içmeden kesilir, alık olurum.Adımı sorsan duymaz olurum. Kötü olurum, iyi olmam Nezahat. Ya bu adı değiştir yada al bu elmayı. Bende sevdiklerince terk edilme endişesi, kafayı yemeye meyyal haller var. Al bu elmayı Nezahat. Yüzünde göz izi var.
RTE
Ak Saray' da 1.150 küsur oda var. Her gün başka bir odasında otursan, turu tamamlayıp yeniden aynı odaya gelmen 3,5 sene sürüyor. Buckingham Sarayı'ndan dört misli büyük, ABD başkanının kullandığı Beyaz Saray' dan altı misli büyük, Elysee Sarayı'ndan 25 misli büyük ... Kremlin'in yanına Kızıl Meydan'ı ilave et,
Sayfa 439 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
Bu nedenle Sümerler altmışlık sayı sistemi kullanıyorlardı . Elleri kullanarak hesaplaması kolay oluyordu . İşte , saatlerimizi altmış dakika , dakikalarımızı altmış saniye , saniyelerimizi altmış salise yapan şey Sümerler’in parmak hesabıdır . Dikkat ederseniz , gün de yirmi dört saattir . Yani iki çarpı on iki saat . Ya da yılın on iki aydan oluşması . Bunların hepsi Sümer mirasıdır .
662 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.