Orhan Pamuk'tan okuduğum ilk kitap ve senaryo türünde. Yani senaryo kitabı olunca çok iyi tanıyamıyorsun yazarı ve kalemini. Senaryo metinleri daha kısa kesilmiş ve görsel olduğu için pek anlam da veremiyor insan bazı yerlerde. Üslup da pek önemli olmuyor açıkçası. Sinematik ve gerçekçi olsa yetiyor. Sadece bir hikâye ve bunun çevresinde dolanan gerçek insanlar. Bu senaryonun hikâyesi ise fazlasıyla karışık. Açıkçası anlamsız, ıssız ve yalnız bir hikâye. Hüzün duygusu ve anlamsız bir koşuşturmaca hâkim. Bir fotoğrafçı var ve fotoğraf götürdüğü bir kadın. Fotoğraflardan ilgilerini çeken bir de saatçi. Saatler... Saat kulesi. Hikâyesi olan insanlar... Issızlık ve hüzün duygusu. Ömer Kavur'la birlikte birbirlerine fikir sunarak ve Orhan Pamuk'un odasında birlikte çalışarak yazmışlar kitabı yani yazmış Pamuk. Ömer Kavur, Türk sinemasının güzel isimlerinden. O yüzden filmini de izleyeceğim, iki başarılı sanatçıdan çıkan bir eser sonuçta. Ayrıca son olarak Orhan Pamuk Nobel ödüllü bir yazarımız, birçok kitabı olan tanınmış bir kişilik; o yüzden de diğer kitaplarından da okuyup bir fikir edinmek istiyorum kendisi hakkında. Bu senaryo kitabı olduğundan edebi anlamda çok doyurucu olmasa da farklı bir hikayeydi.
Gizli YüzOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 2012838 okunma
Her şey yitip gidiyor
Üstelik bu akşamüstü saatlerinde
Şu akarsu ne kadar eski, şu tepe ne kadar eski
Oysa yepyeni görünüyor ikisi de.
Şakalaşmakta zamanla saat kulesi.
Yolu içine akan biriydi . Bakışları insanı kesik kıl parçaları gibi rahatsız ediyordu. Bu adam şimdi nereden karşıma çıktı diye düşünmeden sadece içindeki ürpertiyle yolunu değiştiriyorsun. Arkada bıraktığını düşünsende sırtını delen bakışları senin duymak istemediğin senden parçalar satıyor sana . Yine eskisi gibi nefes alışın zorlanıyor . Yol
Kurumlu bir saat kulesi kur yapardı bana,
Çeyrek geçmişliğiyle övünen o topal.
Bir gül uzatırdı çocuklardan biri
Ellerimden güle yalnızlık batardı
İçi bulanırdı yalnızlığımın
Kusardı serseriliğini en görkemli meydana.
Yorgunsun uzaklardan gelmişsin
Yitirmişsin ne varsa birer birer.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut
Onlar da nerdeyse gitti, gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
Taşlara düşen saat gibi
Ne artı ne eksi.
Bir sağlık, bir sevinç,
bir umut hikaye hepsi...