kaybetme korkusu ...
Kahvaltı yapıyorum babam aradı, bu sabah annenle konuştun mu hiç, arıyorum açmıyor dedi. Bi gerildim ilk önce. Telefonu kapadım birlikte kaldığı arkadaşlarını aradım, birisinin telefonu kapalı diğeri çalıyor ama açmıyor. Eşimi aradım hemen eve dön annemden haber alamıyoruz dedim.Daha sonra güvenliği aradık gidip bakar mısınız diye. Kapıya vuruyor tık yok. İşte diyorum gerekirse kır o kapıyı ama aç. Benim yetkim yok öyle bir şeye diyor. Bir şeyler oluyor ama düşündüğüm tek şey annemin sağ salim yaşıyor olması umudu. Kalbimin sesi kulaklarımda güm güm. Babam yola çıkmış yanına gidiyor. Ve kendisi ağlarken bana neden ağlıyorsun diyor. Ağladığımı bile farketmiyorum. Çökmüşüm yatağın kenarına dünya başımda dönüyor, her an üzerime yıkıldı yıkılacak. Kaybetme korkusuna ve çaresizlik. Bu duyguyu ikinci kez yaşıyorum. İlkinde daha çocuk sayılacak yaştaydım. Geç kalınmış olmanın acısı hala daha içimde kor gibi. Çok şükür bu kez sonu kötü bitmedi. Durumu iyi gece geç saatte uyudukları için uyanamamışlar. Bu sayede yılın son kazığını yediğimi düşünüyorum. Şimdi kalkın ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın. Özlediğiniz birileri varsa arayın sesini işitin. İnsanı multu kılan yine insandır derdi babam. Sizleri mutlu kılan insanlarla birlikte nice güzel senelere 🌹
Kirli Beyaz Kedi
Hayatı boyunca ya dolapların içine ya da yatağının altına sığınmıştı ufak bedeniyle. Fakat küçük kız ilk kez adımını attığında kasabaya, sığınacağı farklı bir yer bulmuştu kendisine; perdelerin ardına. Sabahtan akşama kadar beyaz verandasını kaplayan pembe perdeleri ve yine beyaz çatısına düşen yeşil yaprakları ile koca çınar ağacını izler,
Reklam
Küçük kız ve kedi
Hayatı boyunca ya dolapların içine ya da yatağının altına sığınmıştı ufak bedeniyle. Fakat küçük kız ilk kez adımını attığında kasabaya, sığınacağı farklı bir yer bulmuştu kendisine; perdelerin ardına. Sabahtan akşama kadar beyaz verandasını kaplayan pembe perdeleri ve yine beyaz çatısına düşen yeşil yaprakları ile koca çınar ağacını izler,
Osmanlı Devleti 9.padişahı Yavuz Sultan Selim han döneminde yaşanan bir hadise… Borçlarından bir türlü kurtulamayan bir ihtiyar herkesin yattığı bir saatte kalkar. İki rekat namaz kılar ve Allah’a dua ve niyazda bulunur. Borçlarını ödeyebilme gücü ister, korkusu kul hakkını ödeyemeden ölmektir.İhtiyar gece bir rüya görür. Sabah kalkar kalkmaz
ÖKÜZ Yemyeşil adada obur bir öküz yalnız başına yaşardı. Akşama kadar adada ne kadar ot varsa yer, doyar, semirdikçe semirir. Gece olduğunda da; "yarın ne yiyeceğim" diye dertlenir, üzüntüden kıla döner... Sabah olup, etraf görünecek kadar ışıyınca, geçen süre içinde her tarafın yeniden yeşerdiğini, otların boyu aşacak duruma geldiğini fark eder, sevinç ve büyük bir iştaha ile saldırır otlara, akşama kadar otlar, yenmemiş tek kök dahi bırakmaz, yağlanır, tavlanır, gücü kuvveti yerine gelir... Yenecek hiç bir şeyin kalmadığını fark ettiğinde de, zaten akşam olmuş olur, açlık korkusu, ertesi güne yiyeceğinin olmadığı düşüncesi perişan eder, bu korkuyla titremeye başlar, zayıflar... Bu öküz yıllardır böyledir. Bidayetten beri yeşilliği otlar, çimenlikte yayılır, ertesi gün hep dolu bulur etrafı, rızkında azalma olmaz. "Bu korku nedir, gönlümü yakıp, yandıran bu gam nedir?..." diye düşünmez! İşte nefis; o öküzdür, çayırlarla dolu ada ise; Dünyadır. Tabiat; ekmek korkusuyla zayıflar durur, "gelecek zamanlarda ne yiyeceğim, yarının rızkını nasıl ve nerede elde edeceğim?.." kaygısına düşer!... Halbuki; yıllardır yedin, yiyeceğinde hiç bir eksilme olmadı. Artık biraz da gelecek düşüncesini bırak ta, geçmişe bak. Yediğin rızıkları hatırla, geleceği düşünüp sızlanma... Mesnevi:5.Cild-Sayfa:234-235
Sinema Kapıları
Güven içinde olduğumu bilmem hiç Sevildiğimi, önem verildiğimi Benim başkalarını aradığım gibi Arandığımı bilmem… Dünyanın bütün suçlarını işlemiş Bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi Yaptığım her işten tedirgin oluyorum. İçimde sürekli bir horlanma korkusu Bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde En iyi bildiğim konuda bile Çekine çekine konuşuyorum. Çekilip sonra kabuğuma küskünlüğün Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum Kırık dökük izleriyle hayatın. Usul sesli içe değen incecik Bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen… Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı Acemi bir şarkı… Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Reklam
257 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.