Sabahattin Ali'nin bitmek bilmeyen sorunları ve hapishane maceraları yüzünden Bulgaristan'a kaçma kararını ve bu kararı alana kadar ki dönemi, yaşadıklarını gayet akıcı bir dilde anlatan kitaptır.
Yer yer gülümseten ama çoğu zaman hüzünlendiren içeriğe sahip. Böylesine mükemmel kalemi olan bir yazarın bu kadar kötü bir şekilde ölmesi (hatta öldürülmesi) beni derinden etkiledi. Kitap bittikten sonra uzun bir sürede etkisinde kaldığımı söyleyebilirim. Aynı zamanda Sabahhattin Ali'nin bazı kitaplarının yazılma hikayelerini de anlatması açısından ilgi çekici. Bir de bitmek bilmeyen sevdaları var tabi...
Nihayetinde kavuşup hayatını birleştirdiği Aliye'si ve biricik kızı Filiz ile olan hayatı ve hatta belki bir çok yazısı, hikayesi yarım kalmıştı Sabahhattin'in...
Kitaptaki her bir bölüm, olay insanda farklı bir iz bırakıyor. Kızıyla olan iletişimi beni çok etkilemişti mesela. Kızına yazdığı mektupları karşısında küçük bir kız çocuğu değil de yetişkin bir insan varmış gibi kaleme almıştı. Yazar bir babaya sahip olmak da böyle bir şey sanırım. (:
Her ne kadar bir çok sıkıntı ile dolu ve kötü bir şekilde sonlanan hayatı olsa da kızıyla olan iletişimine imrendiğimi de söylemeden geçemeyeceğim. (:
Daha önce Sabahattin Ali okumayan birisi için yazarın hayatını anlatan bu kitaptan başlaması çok doğru bir karar olacak, onu anlama ve hikayelerini hissetme açısından.
Çok sevdiğim ve zaman zaman tekrar okuyacağım kitaplar listeme bir tanesini daha eklemiş oldum böylece.
Sevgi ile kalın ^_^