Çünkü sen..
Kendini bıraktığın günü hatırlıyor musun, Yonina? Seni tutamadığım günü. Kollarıma değilde kendini boşluğa bıraktığın günü. Ben hiç unutmadım sevgilim. Çünkü o gün yırtıldı zihnimden takvim. Sonra o yırtıktan geçti bütün zaman. O günden bu güne beni getiren zaman. Teninin kokusunu hatırlıyorum. Teninin kokusunu taşıyan kanını hatırlıyorum. Başının
Şehir uyanıyordu. Kuş sesleri çağıldıyordu hâlâ ve kargalar bana yaşlı sesleriyle çocukluğumu hatırlatıyordu, aşkı ve ölümü düşünüyordum, çocukluğumu, katillerin de öldüğünü, meyve bahçelerini ve sabah kuşlarının karanlıkta ötmeyle başladığını ve milyonlarca defa doğmasına rağmen sabahın hiç eskimediğini. Doğan günden beklediğim bir şeyler vardı. Ve bir gün kuşlar sabahı bensiz çağırana kadar da beklediğim bir şeyler olacaktı.
Karanlıkta Sabah Kuşları
Karanlıkta Sabah Kuşları
Reklam
Sabahın en erken saatleri evde herkes uykuda iken..
Uyuyan tanıdık yüzlerle çevrilmiş olmanın verdiği berbat his bir yana –sevdiğimiz ve bizi seven insanlar, varlığımızdan tamamıyla habersiz, duygusuz bir halde ve bir gün hepimizin gideceği o gizemli dünyanın bekleyişi içindedirler– askıya alınmış yaşamlar, dünle kopan bağlar, terk edilmiş koltuk, kapanmış kitap, ya da yarıda bırakılmış bir iş, hepsi ölümü çağrıştırır bize. Bu anın sükûneti aslında ölümün sükûnetidir. Renkler ve soğuk aynı çağrışımı yapar. Ev eşyalarının gecenin karanlığından sabahın aydınlığına çıktıkları anda büründükleri, çok eskilerde kalmış ‘yeni’likleri, insanların olgunluğun ya da yaşlılığın yıprattığı yüzlerinin ölümle birlikte eski genç görüntüsüne bürünmesini akla getirir.
Bordo siyah yayınlarıKitabı okudu
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Kaç gece göz yaşlarının tessellisiyle ölümü düşleyip uyudun? Kaç gece bu gecenin sabahı olmaz deyip sabahın ilk ışıklarında sigaranı tekrar içtin?
Ölüm Fügü
ÖLÜM FÜGÜ Akşam vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü ve öğlenlerle sabahlarda bir de geceleri hiç durmaksızın içmekteyiz, içmekteyiz bir mezar kazıyoruz havada, rahat yatılıyor Bir adam oturuyor evde yılanlarla oynayıp yazı yazan hava karardığında Almanya’ya senin altın saçlarını yazıyor Margarete bunu yazıp evin önüne çıkıyor ve
Reklam
275 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.