Sen yokken yalnızım hep ben.
Olsa da birileri dolamıyor senin yerin.
Yaralarımı sarmayı denemeli mi?
Yoksa dağlayıp ilerlemeli mi?
youtu.be/QTUOSV1CBE4
‘Birini özlüyor olman, ona dönmen gerektiğini göstermez Mathilda.
Bazen özlemen gerekir, bir sabah uyanıp artık özlemediğini fark edene kadar.’
Leon-Sevginin Gücü 🎥
İlk başta gözyaşlarım kıyafetlerimi ıslattığında sadece kurumalarını beklemeliyim diye düşündüm. Ama gözyaşları büyük bulutlara ve rüzgara dönüşüp üzerime yağan bir yağmur oldu. Durduramadığım ve kaçamadığım bir yağmurda ıslanırken nereye gitmeliyim? Yolumu kaybettim. Uzaklara kaçmak istesem de aklımdan çıkmıyor ve hep geri dönüyorum.
Tanrı yarını bize bağışlarsa sevinçle karşılayalım onu. Yarını endişesiz bekleyen her şeyin ötesindeki mutluluğu ve huzurlu özgürlüğü bilir. Her sabaha ‘yaşayacağımı yaşadım’ diyerek uyananın başına talihin kuşları konmuştur.
Ama Tanrı hangi tarafta; saygısızların yanında mı yoksa sabah akşam ona dua edenlerin yanında mı?
Şu hayran olunan İsa; altınlarıyla büyücü kralları mı tercih etti biz yoksul çobanlara?
《 youtu.be/im3nCcYVxBM 》
Sahip olmadığımız bir şeye bakarken, bizde hemen, ''Bu benim olsaydı nasıl olurdu?’' düşüncesi doğar ve bu şeyin eksikliğini duyumsatır. Bunun yerine daha sık, ''Bu bende olmasaydı nasıl olurdu?'' diye sormalıyız; demek istiyorum ki, sahip olduğumuz şeylere ara sıra, onu yitirdikten sonra gözümüze nasıl görüneceğini düşünerek bakmaya çalışmalıyız; üstelik bu her ne olursa olsun: mülkiyet, sağlık, dostlar, sevgili, kadın, çocuk, at ve köpek; çünkü şeylerin değerini, ancak onları yitirdiğimizde anlarız. Buna karşılık, o şeye önerilen biçimde bakmamızın sonucunda, onun varlığı bizi eskisinden daha çok mutlu eder, ve ayrıca, onu yitirmemek için her türlü önlemi alırız.