Anne-Cocuk Bağı
Anne-cocuk bağının yetersizliği halinde bebek beslenmekten doğan hazzı kaybeder ve yemeyi reddetme, ağzındaki lokmayı tutma, kusma ve benzeri davranışlara yönelir. Anneye bağlanma yetersizliği sonucu ortaya çıkan beslenme sorunları dolaylı olarak bebeğin lisan ve sosyal gelişimine olumsuz yansır. Örneğin 2 yaş sendromu olarak bilinen dönemde çocukların beslenme davranışları annenin dikkatini çekme amaçlı ve taciz içeriklidir. Bu dönemde anneler beni kullanıyor o halde kendimi kullandırtmamalıyım düşüncesiyle davranır. Annelerin bu algı doğrultusunda yanlış olarak çocuğa karşı tavır almaları çocuğun iki yaş sendromunda takıldığı restleşme ve taciz davranışından adeta farksızdır. Uzlaşmanın yollarını araması gereken kişi yetişkin olmalıdır.
Sayfa 44Kitabı okudu
Ben tam manasıyla bir gerçekçiyim. Ne kadar parlak ve göz alıcı olsa da hayal peşinde koşmaktansa gerçek ile uğraşmayı tercih ederim. Bu gerçek hiç de parlak görünmese de. En çetin zorluklarla çevrili olsa da. Onun içindir ki Türk gençliğine de hayal ile uğraşacak yolu değil, gerçekçi yolu öneririm. Kendisini başarıya ulaştıracak yol; bu zahmetli, güç ve zorluklarla dolu olan yoldur. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı açan yol gerçekliğe dayanan zor yoldur, hayallerden ve birtakım umutlardan doğan yol değildir.
Sayfa 169 - Altın KitapKitabı okudu
Erkekler, hem kadınların siyaset, kültür, sanat gibi alanlarda yeterli seviyede ve sayıda olmadıklarından şikayet ederler hem de bunun yolunu ustalıkla keserler.
Toplumu tanzim etme selahhiyetini, imkanını elinde tutanların yapması gereken kadınlara eşit koşullar, eşit imkanlar sunduktan sonra onların hayat gidişatlarındaki tercihlerine müdahale etmemek olmalıdır. Eğitim, çalışma, kariyer yapma, aktif siyasete katılma imkanlarını erkeklerle eşit oranda sağladıktan sonra tercihlerini kendi eğilimlerime göre yapan kadınlara saygı duymak gerekir. Ama bunu yapmadan, kadınların zaten belli konulara ilgi duymayacakları, o konulara ilişkin çalışmalar yapmayacakları genellemesi perspektifinden bakan yavan ve sığ düşünce biçiminden kurtulmak lazım.
Kadınların siyasette, akademik alanda, yazınsal dünyada yeteri kadar varlık göstermemelerinin sebebini sadece cinsiyet üzerinde kurgulayanlar için bu alandaki kadın oranının düşüklüğü hep bir gösterge olagelmiştir. Söz konusu kişiler, kadının yaratılıştan sahip olduğu bazı nitelikleri bir zaaf gibi algılayarak bunu, kadının yöneten ve düşünen dünyada atıl bir pozisyonda durması için argüman olarak kullanmıştır.