Ey gönül gel sabr eyle derde dermândır sabır Çaresiz dertler devâsı şâh-ı Lokmân'dır sabır Gel tefekkür eyleyelim dert nedir dermân nedir Derdi HÛ dermânı HÛ bir sırrı süphândır sabır |Noksâni Baba°
"Bende yok sabr-u sükûn sende vefâdan zerre. İki yoktan ne çıkar fikr edelim bir kerre."
Nabi
Nabi
Reklam
Na’bi
Bende yok sabr u sükun sende vefadan zerre İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kere (Nabi ) *Bende sabır ve sükunet, sende vefanın zerresi yok İki yoktan ne çıkar düşünelim birkere ..
Yâre erişmek işi az az olur
Dilberün işi ‘itâb u nâz olur Çeşmi câdû gamzesi gammâz olur Ey gönül sabr it tahammül kıl ana Yâre irişmek işi az az olur
664 syf.
9/10 puan verdi
Vaktini En Kıymetli Olana Harcamak
Ey Evlâd! Hepimiz, Allah için yaratıldık ve hepimiz Onun huzûruna çıkacağız. Siz oğlumuz sabr ederek, bizden önce gidenlere, sadaka ile ve düâ ile ve istigfâr ederek yardım etmeli, imdâdlarına yetişmelisiniz! Çünki, dirilerin yardımına ölülerin çok ihtiyâcı vardır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki,(Ölü, suda boğulmaküzere olan biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden ve arkadaşından gelecek olan bir düâyı hep beklemekdedir. Ona bir düâ gelince, dünyâya ve dünyâda olanların hepsine kavuşmakdan dahâ çok sevinir. Allahü teâlâ, yeryüzünde olanların düâları yardımı ile, kabrde olanlara dağlar gibi rahmet gönderir. Dirilerin ölülere olan hediyyesi, onlar için istigfâr etmekdir). Nasîhatların sonuncusu, hep zikr yapmak ve hep Allahü teâlâyı düşünmekdir. Çünki, elimizde bulunan zemân çok azdır. Bunu en lüzûmlu yerde kullanmak lâzımdır. Vesselâm.
Mektubat-ı Rabbani - 2.Cilt
Mektubat-ı Rabbani - 2.Ciltİmam-ı Rabbânî · Yasin Yayınevi · 201410 okunma
Çoğu git(me)di, veya azı kal(ma)dı. İnsana düşen sabr. İnsan kabullenerek önce yoğurulur, sonra fırında pişer. Ve en sonunda kü(u)l olur... Tasavvuf...
Reklam
Hayat zorluklarla doludur, sabr acıdır ama sonuç tatlıdır. Sabrın sonunda istediğine kavuşursan bu bir mutluluktur, kavuşamazsan bile tecrübedir...Ama en sonunda güzellikler olacaktır...!
"Akıp giden zamana"
Yüz üçüncü süre olan 'Asr Sûresi, çocukların ve yeni Müslümanların ilk öğrendiği, Kuran'ın en kısa sürelerinden biridir. Ayrıca Kur'ân'ın tedvin edilmiş hâlindeki son ilahi kasemi içermektedir: Akıp giden zamana! (el-asr) Şüphesiz insan hüsran içindedir (husr) Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır. (sabr) (103:1-3) İlk âyette Allah (cc), el-'asr üzerine yemin eder. Bu kelime sıklıkla "zaman" olarak tercüme edilir, ama aslında akıp gitmiş ya da hâlen akan bir zamanı ifade eder. Sıkmak veya preslemek anlamına gelen ve aynı zamanda bir meyvenin içindeki suyun ('asir) sıkılmasını tarif etmek için kullanılan aşarı kökünden gelir. Resmedilen imaj, zamanın hem sınırlı bir kaynak olduğu hem de tamamen "sıkıldıktan" sonra, daha fazlasının elde edilmesinin mümkün olmayacağıdır. Bu kelime aynı zamanda güneşin iyice zevale döndüğü ve gündüzün yakında sona ereceği ikindi vakti için de kullanılır. Bu kasem, tüm süreye ciddi bir aciliyet duygusu katar: Her bir insan hüsran içindedir ve durumunu düzeltme zamanı hızla tükenmektedir (103:2). Sûre, kişinin kendi sini bu hüsrandan kurtarmak için zamanı tükenmeden önce yerine getirmesi gereken dört şartla bitmektedir.
Sabr-ı cemîl yani güzel sabır üç türlüdür: Bir insanın günahlara sabretmesi, ibadetlere sabretmesi ve musibetlere sabretmesi.
"Artık [bana düşen] sabr-ı cemil (fesabrun cemilun)." (12:18) Hz. Yakub, Hz. Yusuf'un yokluğundan dolayı hissettiği kederin ne zaman sona ereceğini bilmediği için sürekli ve daimi bir sabır sergilemeye mecburdur. Buradaki sabr-ı cemil tabirine -un ekinin takılması, bunun bir fiile bağlı olmadığını dolayısıyla da zamanla vedeğişimle sınırlandırılmadığını gösterir. Daha sonra en küçük evladı Bünyamin Mısır'da tutulduğunda da Hz. Yakub, aynı cümleyi tekrar eder (12:83). Sabr-ı cemil tabirinin geçtiği diğer yer, karşılıklı bir konuşmada değil, Allah'ın Hz. Peygamber'i (sav) teselli etmek için bizzat ona hitap ettiği bölümdedir: O hålde sabr-ı cemil (sabren cemilen) ile sabret (70:5) Bu örnekte sabr-ı cemil ifadesine -en takısının gelmesi, söz konusu sabrın bir fiilin nesnesi olduğunu ve dolayısıyla zamanla kayıtlı bulunduğunu gösterir. Bu da gayet yerindedir, çünkü bir sonraki cümle ilahi bir güvence vermektedir: 𝙊𝙣𝙡𝙖𝙧 𝙤𝙣𝙪 𝙪𝙯𝙖𝙠𝙩𝙖𝙣 𝙜𝙤̈𝙧𝙪̈𝙧𝙡𝙚𝙧 𝙫𝙚 𝘽𝙞𝙯 𝙤𝙣𝙪 𝙮𝙖𝙠ı𝙣𝙙𝙖𝙣 𝙜𝙤̈𝙧𝙪̈𝙧𝙪̈𝙯. (70:6-7)
Reklam
Bu güzeli aşıklardan sorarım Bugün dünya, ahireti ararım Aşkından kalmadı sabr-ı kararım Kalmadı sevdiğim bilmedim.
Elhamdülillah Ya Rabb'im:))
Salihlerden birine: "Sabr-ı Cemil nedir ?" denildi. "Zorluklarla imtihan olunurken, kalbinin Elhamdülillah demesidir." dedi..
Muhammed Mustafa , Gül ve çocuk
Hep daha çok bilmek hep daha çok tanımak istediğim Muhammed Mustafa... Ve hediye edilen İki kıymetli Siyer O'nun çocuk sevgisi, O'nun yetimleri sahiplenmesi.. daha nice güzel hasletleri... Ahirzamana sabr etmek zor...çok zor.. Fakat o güzel Muhammed'in yaşadıkları yanında bizlerin şikayet etmesi reva mı? Sahip çıkmalıyız, idrak etmeliyiz , yaşatmalıyız Kainat Peygamberi Muhammed Mustafa'yı, Ve yaşamalıyız artık gerçek Müslümanlığı!
Bülbülün Kırk Şarkısı
Bülbülün Kırk Şarkısı
Hz. Muhammed'in Hayatı
Hz. Muhammed'in Hayatı
Sabr eyle ki ey nazlı melek! Hazret-i mabut Bir gün edecektir seni de şâtır u hoşnut Allah'a tevekkül edelim derd ü felâket Elbette olur munkalib fevz ü saadet
Sayfa 62
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.