Sacit Doğaner
@sacit_doganer
“ Hiçbir korkuluğu kurt suretinde yapmamışlar,
ayı ve leopar gibi de yapmamışlar,
zannederim ki insandan daha korkuncunu bulamamışlar.”
instagram.com/agora_insaat?ig...
İnşaat Mühendisi
Lisans
Ankara
198 reader point
Joined on March 2018
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka
Bir dost göz arayışıyla, saat tıkırtısıyla
youtu.be/9n5ykE_GtI0?si=...
Gerçeklerle yüzleştiğimiz vakit, hayatın unsuru olan bütün olgulardan ve rol oyuncu olan bütün insanlardan bir nebze daha iğreniyoruz...
Reader Follow Recommendations
İsrail terör devleti
Bütün kötülükleri ve zulümleri parayla meşrulaştıran İsrail binlerce masum çocuğun ve mazlum sivilin katili olarak hep anılacak. Tarih unutmaz, hakikat balçıkla sıvanmaz. Elbet bu mazlum çocukların hesabı er geç sorulacak...
1939'da Polonya işgal edildikten sonra Nazi Rejiminin Yahudilere uygulamaya başladığı soykırımın 1945'lerin sonlarında Amerika ve Kızıl Ordu'nun Almanya'ya girmesiyle gün yüzüne çıkan kamplar ve daha sonra soykırım olarak nitelendirilen bu olayın dünya kamuoyuna timsah gözyaşlarıyla mağdur edebiyatı yapan Yahudiler, yıllarca bu edebiyatın ekmeğini yediler. Yakındıkları ve ağlaya ağlaya bitiremediklerı soykırım edebiyatının benzerini şuan sahibi olmadıkları, gasp ettikleri topraklarda bütün dünyanın gözü önünde yapıyorlar. Nazi soykırımından tek farkı bunu Auschwitz, Bergen-Belsen, Dachau gibi toplama kamplarında gizli gizli yapmıyor olmalarıdır. Açık alanda, dünya kamuoyunun önünde kadın,çoluk-çocuk, yaşlı demeden bir soykırım yapılıyor. Peki Birleşmiş Milletler ve Dünya Devletleri ne yapıyorlar? Sadece ufak bi kınamayla geçiştirmeye çalışıyorlar.
Mücadele En Baştan Verilir
Halk yahudileşmemiş. Market reyonlarında ki ürünlerin çoğu yahudi ürünü ve ülkeyi yahudi pazarına çevirenlerin bu katliamların yaşandığı yakın zamana kadar bile ticareti kesmemeleri asıl sorundur. Yoksa reyondaki bir ürüne ufak bir çocuğun el uzatıp tatmak istemesi, o an ki tüketim talebine karşılık aile fertlerinin çoğunun marka patentinin kime hangi ülkeye ait olduğunu düşünecek durumda olacağını sanmıyorum.
Eğer bir mücadele verilecekse öyle o ürünü bu ürünü boykot etmekle olmaz. Mücadele çoğu bilinçsiz 60 kuşağı ve sentezinin olduğu, eğitimi düşük bir bir halk kitlesinin boykotlarıyla sonuc alınmaz. Sonuc verilmiş olsaydı şuan Starbucks kafeler tıklım tıklım olmazdı ve şuan bütün restaurantlarda kola şişeleri kasa kasa tüketilmezdi. Kalite ürün üretmek bir yana üretemiyoruz bile...
Sorunların başında başta tarım ve hayvancılık olmak üzere 3.sınıf hizmeti bitirip 1.sınıf sınıfı hizmet sektörüne atlayıp kısa bir sürede çağ atlatacağız hayali vardı ve sonuç ortada... Banker Maho'nun sizi Münih'e götüreceğim deyip İstanbul'a götürmesi gibi bir hikayeye dönüştü. Türkiye'nin para politikası şuan ortada ve üretimi olmayan bir halkın parası her gün yabancının cebine girmeye devam edecektir. Her gün daha da fakirleşiyoruz bu gidişle daha da fakirleşmeye devam edeceğiz...
Dediğim gibi mücadele reyonlara ürün dizip, millete almama konusunda nefsini terbiye edercesine sorumlu tutmakla olmaz. Mücadele en baştaki adamla başlar ve en arka sokaklara kadar yankılanarak devam eder. Biz buna kitlesel mücadele diyoruz....
