Sacit Doğaner

Sacit Doğaner
@sacit_doganer
“ Hiçbir korkuluğu kurt suretinde yapmamışlar, ayı ve leopar gibi de yapmamışlar, zannederim ki insandan daha korkuncunu bulamamışlar.” instagram.com/agora_insaat?ig...
1.Hikâye: Hırs ve Açgözlülük
Farenin biri yıllar yılı kuru çerezler ve yaş yemişlerle dolu bir bakkal dükkânından nemalanır, semirip giderdi. Bakkal arada sırada fareyi görse de fazla Önemsemez, göz yumar, cezasını vermekte tembellik eder, garibandır, geçinip gitsin derdi. Hani demişler ya; garibanların alçak huyluları karınlarını doyurduktan sonra binlerce kötülüğe de kahraman kesilirler. Bu fare de bakkalın kesesini yırtmak, İçinde aktan kızıldan ne varsa yuvasına taşımak sevdasına düştü. Bakkal para lazım olduğu bir sırada elini keseye attı ama açların midesi, müflislerin cebi gibi boş buldu. "Mutlaka farenin işi bu!" dedi ve kediliğe soyunup pusu kurdu, onu yakaladı. Sonra da eski dostluğa ziyan eriştirmek istemiyormuş gibi ayağına bir yumak İp bağlayıp salıverdi. Niyeti fare deliğinin ne kadar uzakta veya derinde olduğunu anlamaktı. Sonra kazmaya başladı. Yuvaya geldiğinde ne görsün; bir sarraf dükkânı, yıllarca kazandığı akçeler, altınlar... Bakkal, sermayesine kavuşunca bir kedi edindi ve fareyi onun heybetli pençelerine teslim etti. Fare nankörlüğünün cezasını çekerken içinden şöyle geçiriyordu: "Bütün şer ve fitneler hırsım yüzünden başıma geldi. Kanaat etseydim nimet ve huzur içinde ömür sürecektim; yazıklar bana!”
Sayfa 9 - KapıKitabı okuyor
Reklam
Hani demişler ya; garibanların alçak huyluları karınlarını doyurduktan sonra binlerce kötülüğe de kahraman kesilirler.
Sayfa 9 - KapıKitabı okuyor
Pür-neşât olduk yine sûr-i sürûr-efzâyile Burc-ı devletde mukârin oldu hurşîd ay ile Kâse-i nîmet şükûfe, şûr olmuştur bahar Mutrıp eylerdi edâ bülbül figanın nây ile Şule salmış her taraf sahn-1 felekde âfitâb Anda san bir kâse-i çînî tutar zerdâyile Sidre-kâmet lâle-had gılmânlar ile her gören Vasf ederdi ursgâhı cennetü'l-me'vâyile Aşkî (XVI. yy.)

Reader Follow Recommendations

See All
Tek talihsizliğim ömür boyu uykusuz gecelerde ezberlediğim Rusçayı ancak 40 yaşımda ana ülkesinde kullanabilmek olmuştur.
42 yıl evvelin imkanlarıyla Suriye'yi tanıdım. Venedik'i tanıdım. Soğuk harp sıralarında Viyana'da bulunmanın imtiyazından yararlandım. Çekoslovakya'ya, Macaristan'a rahatça girip çıktım. Ol vakit Japon turistler dolu değildi. Almanlar da henüz çok az geliyordu. Avrupa'nın en önemli operalarından olan Prag ve Budapeşte'de opera temsillerini istediğim gibi, localarda takip edebildim. Buna talebe bütçem yetiyordu. Floransa'da Uffizi galeride henüz kuyruklar yoktu. Vatikan'da Sistin Şapel'de veya Pinokoteka da itiş kakış olmadan rahatça ziyaret yapabiliyordum. Yunanistan rahattı. Balkanlwr çok sıcakkanlıydı. 1972de gördüğüm Saraybosna, Bursan'nın kopyası idi.
Reklam
Reklam
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.