Askeriyedeki eğitim fevkaladedir ve her seyden evel düzenlidir. Ayrıca matematiğe ve coğrafyaya çok önem verilmektedir. Dikkat edilirse tarih değil , matematik ve coğrafya öne cikarilmaktaydi. Ayni zamanda lisan eğitimi de önde gelmektedir. Atatürk, özellikle coğrafyanın faydasını Çanakkale’de görmüştür. Hatta sadece Çanakkale’de degil, gittigi diğer yerlerde de bu durum geçerlidir.
Özgürlük günlerimden artakalan bir gölgeydim sadece.
Reklam
Öyle ya hepimiz hiç tanımadığımız kimi insanların berbat bir kopyasıyız; şu anda sevdiğimiz kişilerin yanına yaklaşmayan ya da onları es geçen ya da eğer duruyorsa bile zaman içinde bunu yapmaktan yorulan, geride iz bırakmadan toz olup giden, ya da ardında sadece kaçıp giden ayakların toz zerreciklerini bırakan insanların ya da ölüp giderek, sevdiklerimizde ölümcül yaralar açan, en nihayet kapanıp iyileşmiş kimi yaralar açanların kopyasıyız ...
Biz de tembel bir hayattan, işsiz, boş zihnin kendi kendini yediği, baya­ğı, gülünç uğraşların pençesine düştüğü o sefil halden nefret etmekle kalmamalı; aylakların hayatına imrenmekten, on­lardan söz etmekten de uzak durmalıyız. Bizi avareliğe açık hale getiren arkadaşlardan, tembelliğe sevk eden hazlardan nefret etmeliyiz. Kısacası, sadece hastalıktan değil, onu dep­reştiren kavundan da nefret edilmesi gerekir.
“Neden kimse hatalarını itiraf etmez? Çünkü hâlâ onlara sıkı sıkıya tutunurlar da ondan. Sadece uyananlar rüyalarını anlatabilir. Benzer şekilde hatalarını itiraf etmek de aklı başına devşirmenin bir belirtisidir.”
Sayfa 86
Tembellik ve cinsel haz hayatına karşı da içimizde tiksinme ve utanç uyandırmak için mecazi anlamda aynı şekilde yaklaşmak gerekir. Bu tik­sinti sadece kötülüğün kendisine değil, "onun bağlı olduğu ve ona bağlı olan her şeye" yönelmelidir. Her yediğinde has­talığını ağır bir şekilde depreştiren kavunun hekimler tara­fından yasaklandığı obur adam gibi davranmamalıyız.
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
Ortadoğu Kültürünün Duygu, Batı Kültürünün Maddi Sömürü Zulmünü Bir İbret ile Bitiriyoruz Türkler de yaşam mana üzerine kuruludur. İhtiyaçtan fazlası zehir gelir Türklere. İsraf haram demeyen din var mı? Dinler yokken Türkler de yaşanıyordu. Dinler bütün bu bilgileri bizden almış kullanmıştır. Dini farklı niyetle kullanmak adına dinin
Mizah, ruhun kendini koruma savaşında bir başka silahıydı. Mizahın sadece birkaç saniye bile olsa insana, başka her şeyden fazla olarak her durumun üzerine çıkabilecek bir mesafe ve beceri sağladığı iyi bilinir.
Öfkemizden sadece başkalarının bizi onaylamamasına yol açtığı için değil, aynı zamanda değişimin gerekli olduğunu gösterdiği için de korkmayı öğreniyoruz.
Aşağıda insaniann yaygın olarak rüyalarda gördüğü on tema, Freudyen kuram bağlamında muhtemel anlamlarıyla sıralanmıştır: 1. Hazır olmadığınız bir sınava girmek: Bu tür bir rüya sadece akademik bir testle ilgili olmayıp, genellikle rü­ yayı görene özeldir. Örneğin bir oyuncu, sözlerini ha­tırlayamadığını ya da senaryodaki yazılan okuyamadığını
Reklam
Öfkemiz incindiğimizi, haklarımızın ihlal edildiğini, gereksinimlerimizin ya da isteklerimizin doğru şekilde karşılanmadığını ya da sadece, işlerin yolunda gitmediğini gösteren bir ileti olabilir.
Mesela bak, burada yazdığına göre nörolojik rahatsızhklar büyük bir sıklıkla eylül ve kasım ayında doğanlarda görülüyormuş. Ayrıca kalp hastalıklarının en çok görüldüğü kişiler de mart ayında doğanlarmış.' Yani mesele sadece basit burç yorumları değil. Ortada daha derin bir konu var aslında"
-“Sadece tapınakları değil, içlerindeki putları da yıkıyoruz! Fakat gerçek putlar insanların kalbindedir, onları yıkamıyoruz!” - “Ne demek istiyorsun?” -“Dünya sevgisidir en büyük put! İnsan onu kalbine koyar; kalp artık onun değildir, dünya sevgisi onu esir alır!” - “Köle gibi mi yani?” -“Evet köle gibi, hem de gerçek bir köle! Bedeni köle olanlar, bir gün azad edilebilirler senin gibi; çünkü zincir onların sadece ellerinde ve ayaklarındadır. Ama gönlünü, kalbini ve ruhunu dünya sevgisine esir edenler zincirlerin en büyüğüne esir olmuşlardır, onlardan kurtulmadıkça hür olamazlar. İşte gerçek esarette budur.”
Elleme bırak orada kalsınlar.
Arkadaşlarım beni tanımıyorlar. Tanıdıkları Jülide, girmelerine izin verdiğim topraklardan ibaret; kendi güvenli bölgemi belirleyen dikenli tellerin önünü görebiliyorlar sadece. Arka tarafta, kimse ayak basmadığı için zamanla patikaları kaybolmuş, benliğimin karanlık ormanı var. İnsanın birkaç metre ötesini bile göremeyeceği sık bir orman; güneşsiz, ölü kuşlarla, kesik gövdelerle, ağlayan kayalarla, sahipsiz ve ürpertici seslerle dolu.
Her şeye evet dediğinizde dünyanın en sevecen insanı olmazsınız. En yorgun ve stresli insanı olursunuz sadece...
Destek YayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.