Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün Don Kişot, hüzünlü kişiliğin bu ünlü şövalyesi, dünyanın gelmiş geçmiş şövalyelerinin en saf, en yüce gönüllü, en kalbi temiz olanı Don Kişot, sadık seyisi Sancho'yla serüven peşinde yolculuklara çıkarken birdenbire onu uzun süre düşündüren kuşku ve şaşkınlığın içine gömülüyor. Olay şu: Yaşamöykülerini şövalye romanları adı verilen ve
Sayfa 950 - 951, 952, 953, 954, 955 Yapı Kredi Yayınları
Bir kimse kendi sınıfından ya da kendi ulusundan farklı bir kişiye karşı sevinç ya da keder duymuşsa ve bu sevinç ya da kedere söz konusu sınıfın ya da ulusun tümel adı altına o kişinin fikri de neden olarak girmişse, sadece o kişiyi sevmekle ya da ondan nefret etmekle kalmayacak, aynı zamanda o kişinin ait olduğu sınıfın ya da ulusun tümünü sevecek ya da onlardan nefret edecektir
Sayfa 198 - KabalcıKitabı okuyor
Reklam
Beden seni cehenneme de götürebilir, cennete de. O sadece bir araç. Kendisi tarafsız: sen ne zaman gitmek istersen o hazır. The body can take you to hell or to heaven. It's just a tool. He is neutral: whenever you want to go, it is ready.
Atsız'ın 1952 yılında yaptığı bir iş daha vardı. Eşi Bedriye Atsız'ın da yazarı bulunduğu tarih ders kitaplarının yazımında ona yardım etmek. İnkılâp Kitabevi, yayımlamak istediği lise tarih kitapları için Bedriye Atsız ve Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Hilmi Oran ile anlaşmıştı. "Zaman sınırlıydı ve kitapların 1952-1953 eğitim
Doğru kadın ve doğru erkek diye bir şey yoktur… Öyle biri, öyle tek bir kişi yok. Sadece insanlar ve her insanın içinde bir tutam doğru insan var ama kimsede ,bizim diğerinden beklediğimiz ve umduğumuz şey yok. Kusursuz insan diye bir şey yok ve o mutluluk veren ,harikulade tek adam aslında hiç var olmadı.
Sayfa 101
Evet, edebiyat, sonsuz bir isyandı. Politika gibi sadece bu devirle, bu dönemle, bugünle sınırlı değildi. Evet, belki edebiyat kurtarıcımız olabilirdi, lakin inkılap beni hazırlıksız yakaladı. Ardı ardına sökün eden olaylar, büyük acılar, büyük umutlar, o naif gençlik hayallerimizi geçersiz kıldı.
Sayfa 49
Reklam
Evet, nasıl ki o koca vatan parça parça dağıldıysa, fikirlerim, ideallerim, bütün hayatım gözlerimin önünde eriyor. Yok, endişelenme, henüz bedenim yerli yerinde, ne var ki ruhum epeydir can çekişiyor. O kadar acı verici ki, bazen neden uzatıyorsun bu işkenceyi diyorum. Bazen kendi elimle son vermek istiyorum bu hazin maceraya. Sonra vazgeçiyorum. Ölümden korktuğumdan değil, yaşamayı sevdiğimden de değil, sadece o tuhaf merak duygusu yüzünden. Ama belki de bütün bunlara gerek kalmayacak, ülkenin yeni sahipleri son verecekler yorgun bedenimde hâla çarpmayı sürdüren bu inatçı kalbin çırpınışlarına.
Sayfa 16
Atsız Tekrar Süleymaniye Kütüphanesinde: Atsız aleyhindeki konuşma ve yayınlar nihayet 1952 Mayıs'ında semeresini (!) verecektir. Olaylar şöyle gelişir: "Türk Milliyetçiler Derneği, 3 Mayıs kutlamalarına katılması ve bir konferans vermesi için Atsız'ı Ankara'ya davet etti. Konferansın konusu 'Devletimizin Kuruluşu'
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun.
Sayfa 106
Reklam
Yapıtları, ölü ya da diri bütün öbür sanatçıların yapıtlarını aşan ve gölgede bırakan kişi esin dolu Michelangelo Buonarroti'dir, sadece bir sanat dalında değil üçünde birden üstündür o. Yapıtlarının doğadan üstün olduğu söylenebilecek kimseleri geride bırakmakla kalmaz, üstünlüğü tartışılmaz olan antik çağ sanatçılarına da taş çıkartır.
Onun gözlerinde yine o gülümseyişi, onun sadece gölgesini bile görmek için kalbinde ne sefil bir özlem ve istek vardı.
Sayfa 293 - İthakiKitabı okudu
Ayrıca bilgenin fakirlikten ziyade zenginlikte gücünü daha çok gösterme imkânı bulacağından kim şüphe edebilir? Zira fakirlikte sadece bir çeşit erdeme yer vardır, o da fakirliğe boyun eğmemek ve onun altında ezilmemektir, oysa zenginlikte ölçülülük, cömertlik, dikkat, düzenlilik ve her yere yayılan bir görkem yok mudur?
Gelecekle ilgili olumsuzluklardan ancak kesin ve gerçekleşme zamanı belli olanlar bizi huzursuz eder. Ama bunlar çok azdır: Çünkü olumsuzluklar ya sadece olası, en fazla tahminidir ya da çoktan kesinleşmişlerdir; ancak gerçekleşme zamanları tamamen belirsizdir. Olumsuzluğun bu iki türüne teslim olursak bir an bile rahat edemeyiz. O halde yaşamımızn huzurunu kesin olmayan ya da belirsiz olumsuzluklarla bozmamak için onları hiç ya da hemen gerçekleşmeyeceklermiş gibi görmeye alışmalıyız.
Allah yarattığı her kuluna şahdamarından daha yakınken, o ancak başı sıkışınca ya da bir felaketle karşı karşıya kalınca hatırlıyordu Rabbini. O da sadece "Allah'ım, sen yardım et!" diyerek. Kuldan istemek insanın değerini düşürürken, Allah'tan istemek hatta O'na yalvarmak insanın değerini artırıyor demek, diye içinden geçirince "Allah'a muhatap olmaktan, O'nun huzuru ile müşerref olmaktan ve O'nunla ulvi bir soh- bette bulunmaktan daha büyük bir izzet ve şeref düşünülebilir mi?"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.