Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
O kadar yağmur yağsa temizlenir mi dünya demişti şair. O kadar yağmur yağdı işte ve sadece sırılsıklam olduk. Şimdi ıslak bir rüyaya dalmak, belki de bu iyi gelir.
Baharlı Günler
Toprak da sensin toprağı havalandırcak olan da sensin.. Tohum da sensin o tohumdan filizlenip mis gibi çicek açıcak da sensin.. Bahar nedir? İnsan bunu fark etmeli, düşünmeli.. Her gün dünün bir baharı değil midir? Anlamak için düşünmeli insan.. Yaşamak nefes almak mıdır sadece? Baharlı günlere inanmak yaşamın ta kendisi değil midir? Her insan yaşamın bir baharı değil midir? Hep çiçek mi açmak gerektir? Bazen de yeniden filizlenip olgunlaşmak, renk renk çiçeğe dönüşmek için solmak gerekir.. Solup çiçeklerimizi dökmek gerekir.. Neşe de sensin, hüzün de. Bunlar sen de tomurcuklanmasa nasıl gelecek o baharlı günler.. Umut da en mis kokan çiçeğin kendisidir. Çok yüksekte kendini gösterir. Uzanıp koparılamayacak kadar yüksekte.. Bazen soldu sanarsın ama o ilk gün ki gibi oradadır, yeri bellidir. Hatta azimle orada tomurcuklanıp çoğalır... Anlayanadır aslında baharlı günler. Asıl baharın kendisi olduğunu anlayana..
Reklam
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor... Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en... Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını... Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki.. Ali Lidar
Tavşanlar aslında o kadar da fena hayvanlar değilmiş (:
İlgimi çeken çoğu alanı, mesleğini yapabilecek kadar öğrenmeye çalışıyorum. Bazen birinden sıkılıp diğerine koşuyorum, bazen diğerinden öbürüne. Sonrasında "Çok şeyi az çok öğreneceğine bir şeyi tam öğren." sözü geliyor aklıma. O zaman diyorum ki "Öğrenmek istediğim çok şey var, birinin derinine inince boğulma hissi veriyorsa -en
❗Birçok kimse, ben şeytanı dost edinmiyorum ki, itaat etmiyorum ki ben şeytanı desteklemiyorum ki, gibi sözler söyleyebilir. Şu bilinmesi gerekir ki, kafirlerin desteklenmesi, onlara yardım edilmesi, onlara itaat edilemesi, küfürlerine rıza gösterilmesi, bayramlarına katılınması, onlara has olan şeylerin yapılması vb her şey şeytanı dost edinme
“Onsuz yaşamayı düşünemediğin birine nasıl veda edebilirsin? Hoşçakal demedim. Hiçbir şey demedim. Sadece yürüyüp gittim. O gecenin sonunda, karşıdan karşıya geçmek için en uzun yolu seçtim.” 🎬 My Blueberry Nights, 2007
Reklam
Şuan ne düşündüğümü biliyor musun uçsuz bucaksız bir evrende sonu gelmeyen bir bulutların üstünde süzülüyorum kelebeğim de yanımda sadece ben ve o var ses yok fazlalık yok sadece ben ve o var ne birbirimize bakabiliyoruz ne de konuşuyoruz sadece varlığımızı biliyoruz
Ben dediğim nedir ?
Doğduğundan itibaren sen ben dediğin şeyin ne olduğunu bilmediğin halde sana sen bu' sun buralısın bu dine sahipsin der. Benlik zannına kapılman için sınırları çizerler. Sende sana aktarılan genleri ve düşünceleri alır sen zannedersin. Bir benliğe bir ömür verirsin lakin sonunda (ben-im) zannına kapıldığın ne varsa senden gider. Geriye sadece 80 yaşındaki halinle 10 yaşındaki halini kıyasladığında hala aynı olan ne ise o kalacaktır. O yaşlanmaz.
İstanbul'a ilk geleceğim sene o kadar heyecanlıydım ki. içim içime sığmıyor, sürekli buraya geleceğim fikriyle seviniyordum. imkansız gibi geliyordu hatta burada olmak. şimdi buradayım ve sadece o gürültüsünü dinlemek, gecesini izlemek, yollarında yürümek bana huzur veriyor. insan ilişmediği takdirde tabii. kendim gibi hissediyorum, tek başıma ayakta kalabilecekmiş inancım artıyor. hatta suyunu içiyor olduğum için bile ağlamıştım ben. benim için o kadar güzel burası. hep söyledim, İstanbul sen benim özgürlüğümsün. 🖤
Artık hayatımda ki olaylarından sıkıldım. Her seferinde aynı hatalar yapmaya, aynı acıları hissetmeye başladım. Artık kendime acı çektirmek istemiyorum. Bu sefer kendimi seçiyorum. Her fırsatta arkasını dönmeyecek kişileri seçebilmek gerçek bir özgürlük ve ben huzur kaynağını o zaman buluyor olacağım. İçimdeki sesi dinliyor, hangi yolda ilerlemek istediğimi biliyorum... Ve bu sefer, o sesi susturmayı reddediyorum. Her ihtimale karşı arkamdan dönmeyecek kişileri seçmek istiyorum. Gerçek bir dostluk, samimiyet ve güven arıyorum. Artık yaralayıcı sözlere ve aldatıcı vaatlere kapalıyım. Zamanın ve hayatın kıymetini biliyorum. Her anımda, her nefesimde değerimi hissetmek istiyorum. Bu nedenle, zamanımı gerçekten önemsediğim insanlarla, kendini ve beni seven sevgilerle dolduracağım. Hayatımın keyfini çıkararak kendimi bulacağım. Kendimi bulmak, kendi değerimi fark etmek ve gerçek mutluluğun benden ayrılmaması dileğiyle. Bu yolculukta, zamanımdan ve enerjimden çalmaya çalışan her şeyi geride bırakarak ve sadece gerçekleştirmeye odaklanıyorum...
Reklam
KARGA BOKU Köy yerinde ikindi vakti. Çıt yok. Herkes susmuş, sessizlik konuşuyor. Zaman durdu sanki. Birden bir damlama sesi. "Şıp...Şıp!."
İkna edilmekle inanmak arasında uzun bir çizgi var. Aksini iddia edemeyecek kadar sevgimin açık olduğunu tam anlamıyla olmasa da biliyorsun. Kısa sürede bana nasıl ulaşabileceğini de. O yüzden talepkâr değilken sevgimi daha fazla israf edersem kendime saygım kalmayacak. Böyle bir devirde gerçek bir sevgiye rastlamak bu kadar zorken sereserpe
Bir işe başlamadan evvel o iş size her zaman zor ve meşakkatli gelir. Oysa sadece başlayamadığınız için zordur.
Bazen sadece tenini sevmem gerekmiyor, bazen ruhunu da sevmem ve endişeleri kucaklamam, bana göstermediklerini okşamam gerekiyor ama saçlarını ve hayatını okşayan o bağı hissediyor ve hissediyorum. Kendini benim kucaklamalarıma sarıyorsun, yani taleplerin olmadığı huzur.
Bazı an`lar o kadar kıymetli ki . .. Sadece o an` da kalmak istiyor bazen insan ...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.