Ne giyersem giyeyim, bu mahdut dünya hayatının ıstırabını çekeceğim! Ben sadece oyunla vakit geçirecek kadar genç ve arzusuz yaşayamayacak kadar yaşlı değilim! Dünya bana ne bahşediyor? Hep mahrumiyetlere katlanmak, benim nasibim bu. Ömür boyunca, her saat her kulağa kısık sesle ulaşan nakarat bu. Sabahları hep korkuyla uyanırım. Geçerken tek bir arzumumu bile yerine getiremeyecek olan ve bir sevinç belirtisini bile inatçı bir aksilikle harap eden, kalbimin yaratıcılığını, bin çirkin gaile ile baltalayan gündüzü görünce ağlamak gelir içimden! Gece ortalığa çöktüğü zaman da, yatağıma endişelerle uzanırım. Çünkü yatakta da istirahat mukadder değil. Vahşi rüyalar beni korkutur. Göğsümdeki tanrı, en içimden beni tahrik eder. Bütün kuvvetlerimin üstünde yerleşen akıl, dışarda beni faaliyete geçiremiyor. Böylece hayat benim için bir yük oluyor. Ölümü özlüyorum. Hayattan tiksiniyorum!