Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İSTEDİĞİ ZENGİNLİK ÖLÜMÜNE SEBEP OLDU
Hz. Musa (a.s.), çıplaklıktan kendisini kumla örtmüş bir derviş gördü. Derviş: Ey Musa! Güçsüzlük sebebiyle canımdan vazgeçmek üzereyim, dua et de Allah bana geçimlik versin, dedi. Hz. Musa dua edince Allah (c.c.) ona güç ve kudret verdi. Günler sonra Hz. Musa duadan dönerken adamın tutsak edildiğini, etrafına da birçok insanın toplanmış olduğunu gördü. "Buna ne oldu?" diye sorunca "Şarap içmiş, sarhoş olup kavga etmiş ve birini öldürmüş. Şimdi de kısas yapıyorlar." cevabını aldı. Hz. Musa Allah'ın hikmeti olduğuna karar verip o adam için ettiği duaya cüretinden tövbe ederek şöyle buyurdu: -" Eğer Allah (c.c.), kullarına çok rızık verseydi, yeryüzünde elbette birbirleri üzerine azgınlık ederlerdi'."(Şûrâ suresi ayet 42/27)
Gülistan
Makame tarzında kaleme alınan Gülistan, manzum-mensur karışık bir eserdir. Eser, Miladî 1258 yılın da yazılmış, Salgurlu hanedanından Ebu Bekir bin Sad bin Zengi'ye ithaf edilmiştir. Sekiz bölümden oluşan eserde padişahların halleri, dervişlerin ahlakı, kanaatin fazileti, susmanın faydaları, aşk ve gençlik, zayıflık ve ihtiyarlık, terbiyenin ehemmiyeti ve sohbet adabı gibi birçok konuda hikâyeler ve hikmetli sözler bulunmaktadır. Her hikâye konuya uygun beyitlerle desteklenmiş, böylece aşılması güç bir üslup harikası ortaya çıkmıştır.
Reklam
Bir gece geçmiş günlerimi düşünerek boşa giden ömrüm için kaygılanıyordum. Gönül evinin taşını elmas gibi gözyaşımla deliyordum. Boş yere harcadığım ömrüm yüzünden pişman olup öyle ağlıyordum ki kara taş gibi pek gönlüm duygulanıp üzülüyordu. Bu sırada kendi hâlime uygun gördüğüm şekilde, kendi kendime şöyle konuşuyordum: Hâlâ gaflet uyku sundasın. Ömrün çoğu gidip azı kaldı, ancak sen gaflet uykusundan uyanmıyorsun. Artık uyan! Uyan ki geriye kalan bir iki günde kaybettiğin şeyleri telafi eyleyesin.
13. yüzyılda Moğollar'ın yaptığı zulüm, başta İran ve Anadolu olmak üzere geniş bir coğrafyayı tesiri altına almış, sürekli yıkımların getirdiği fakirlikle boğuşan halk, sarsıcı bir ruhî çöküntüye uğramıştı. Böyle bir çevrede Mevlânâ, manzum Mesnevi'sinde tahkiye üslubuyla gönülleri fethederken; Şirazlı Şeyh Sadî, Gülistan'da makame üslubuyla aynı başarıyı göstermiştir. Gülistan, uzun yıllar pek çok yeri dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıran bir tasavvuf ehlinin hatıraları olmaktan öte; mütevazı, sakin ve aşırıdan kaçan bir hayat anlayışının misaller yoluyla kâğıda yansımasıdır.
Gövde iriliğini hüner zannetme
Kısa boylu, çirkin görünüşlü, ancak güzel ve uzun boylu kardeşleri olan bir şehzade duydum. Bir gün babası kardeşlerinin yanında ona küçümseyerek baktı. Oğul, babasının kendisine küçümseyerek baktığını anladı. Zavallı çocuk dedi ki: - Ey baba! Akıllı kısa, uzun cahilden iyidir. Boyu uzun olmak değeri arttırmaz, bunu bilmez misin!? Koyun küçüktür, ama temizdir; fil büyüktür, ama pistir.
Reklam
Tüccarin biri bin altın zarar etti. Oğluna dedi ki: - Sakın, zarar sözünü kimseye açma! Cocuk: - Baba buyruk sizindir, söylemem. Ancak bunun yararını bana anlat, dedi. Babası: - Söyleme, ta ki sıkıntı iki olmasın. Birinci sıkıntı sermayemizin gitmesidir. ikinci sıkıntı , komşularımızın "Oh!" demesidir, dedi.
Sayfa 135Kitabı okudu
Benim derdimden sen anlamazsın. Benim halimi anlayacak olan kişi benimle aynı derdi çekendir.
Açgözlü kimse dünyaya sahip olsa yine aç , kanaatkar kimse bir ekmek ile toktur .
Sayfa 215Kitabı okudu
...SON SÖZ
Gülistan kitabı yardımına muhtaç olduğumuz Allah'ın izni ve yardımıyla bitti. Bu kitabın tamamında önceki müelliflerin âdeti olduğu üzere, geçmiş şairlerin şiirlerinden iktibas olmadı, yani başkaları gibi sözüme söz katmadım. Nitekim şöyle demişler: Kişinin kendi eski hırkasını yamayıp giymesi, başkasından ödünç elbise istemesinden iyidir. Sadî'nin güzel ve şenlendirici sözleri için basiretsizler kınayabilirler. Çünkü boş yere kafa yormak ve gereksiz yere mum dumanı yutmak akıllı işi değildir. Ancak gönül sahiplerinin açık düşüncesinden -ki asıl hitap onlaradır- gizli kalmaz ki; şifa verici nasihatler incisini söz zincirine çekmiş, kelimeleri inci gibi dizmiştir. Dahası, karşısındaki kimse sıkılmasın ve kabul etmekte zorlanmasın diye acı nasihat ilacını incelik balıyla karıştırmıştır. Biz öğüdü yerinde verdik, bu nasihatlerle epeyce bir zaman geçirdik. Hâsılı, ömrümüz bir zaman böyle geçti. Eğer benim öğüdüme kimse kulak asmazsa bu beni ilgilendirmez. Çünkü habercilerin üzerine düşen sadece haber vermektir, kabul ettirmek değil. Nitekim: "Peygamber'in üzerindeki ancak bir tebligdir." buyurulmuştur. (Maide suresi ayet 99) Ey Gülistan kitabını okuyan kimse! Allah'tan, kendine ne hayır bekliyorsan onu, müellifine de rahmet ve mağfiret iste...
67 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.