"Parlak, ışıklı kadınları gördükçe, o kadınların yanlarındaki ya da arkasında durdukları erkeklere ne kadar çok yatırım yaptıklarını gördükçe düşünürüm: Bu yatırımlar erkeklere değil de kadınlara yapılsaydı acaba dünya nasıl bir yer olurdu? Hep şöyle bir sahne olur. Kanat takılıp uçurulmuş, şişirilmiş, semiz egolu bir erkek ve onun engin, şahane, benzersiz, biricik, yüzde yüz orijinal fikirleri. Bu fikirleri ağır ağır, uzun esler vererek, yani hayran olup bayılmanız için yeterli zamanı tanıyarak anlatışı. Diğer tarafta da bir kadın. İş arkadaşı olur, yardımcısı olur, sevgilisi olur, eşi olur; artık rolü her ne ise başarıyla onu oynayan bir kadın. Kadın, gözleri dört açılmış erkeğin ağzından hangi hikmetli söz dökülecek beklerken erkeğin egosunu nasıl ‘emzirdiğini’ bilmeden öylece durur, dinler. Bazen erkeğin cümlelerinin arkasını, sırtına yastık koyar gibi destekler. Bazen erkek kendi dehasından bitkin düştüğünde, varoluş mihraplara başını vura vura tarumar olduğunda, sanki sırtına tülbent ya da havlu koyar gibi pansuman cümlelerle araya girer."
Yaşayan herkesin anlatacak bir hikâyesi ya da hikâyesinin anlatmaya değer olduğuna dair bir vehmi var. Hâlbuki sen sadece yaptığın şeysin, eylemin kadarsın. Benim sadece doğarlarken kanımın son damlasına kadar ortaya koyabilecek denli inandığım şahane fikirlerim vardı. Üzerine uyuyup uyandığımda inancım sürseydi ben onlarca, hatta belki yüzlerce şey yapacaktım. Nihayetinde uykuyu çok seven sıradan bir dünyalı oldum. Tam çağına göre, tam zamanının insanı.
Sayfa 96 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
- "Umutlarının aynısından bana da ısmarla!" Umutlarımın bir kısmından hüznüme şahane bir sos hazırladım. Arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.
Benim insanlara nefret etme şeklim: sjajahhsjsn
Poriot'nun şöminesnin rafını şahane bir tazı heykelciğinin süslediğini gördüm. Arkadaşım buna baktığımı farkederek başını salladı. "Evet, dostum. Beş yüz franga patladı bana. Ne hoş tazı değil mi? Ona Giraud adını taktım."
"Sen söz konusu olduğunda endişem hep bu oldu. Çünkü seni anlayabilecek tek insan başka bir oyuncudur. Ama kaç oyuncu ikinci sırada olmakla barışık olur? O bunu çok iyi beceriyor ama. Ki bu da aklıma gelebilecek en şahane iltifat. Daha büyük bir güç var mıdır emin değilim." "Bir kadının gölgesinde kalmak mı?" Babam bana göz kırpıyor. "En iyisi olmadığını bildiğinde bile güvende hissetmek."
Sayfa 334
Reklam
Şahane..
Güneş yerinde duruyor, sevgili Kappus, sonsuz boşlukta yalnız bizleriz devinen..
Ellerimi ve ayaklarımı iyice buruşturacak bir saatlik banyoma başlıyorum. Ne şahane! Böyle ölmek isterdim. Ölümün nasıl bir şey olduğunu defalarca düşünmüşümdür. Bana, ruhumuza yaptığımız uzun içsel bir yolculuk rüyasıymış gibi geliyor.
Kralların şanlı egemenliği altında adalet dediğimiz ya metelik etmeyen aşağılık bir şeydir yada iki çeşit adalet vardır yeryüzünde: Biri yaya giden, yerlerde sürünen, sağa sola sapmasın diye birçok bağlarla sıkı sıkıya bağlanan yoksul halka uygun zavallı bir adalet; öteki de canının istediğini yapanlara , yasalarla sınırlanmayanlara , yüksek mevkide olanlara uygun, pek şahane bir adalet.
"Yıllarca ihanet ettim kendime. Beni ben yapan o şahane mutsuzluğumu, ucuz sevinç kırıntılarıyla tedavi etmeye çalıştım, kadim duyguların yerine kolay olanları seçtim. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.