Bir insanın varoluşu büyük bir ulusun çıkarları, onuru ve alınyazısından ağır bastığında, zihinler yüce bir yazgının başarıya ulaşmasını ya da altüst olacağını önceden kestirmeye yöneldiğinde, başarının varsayımlarıyla ya da bu yüce yazgının yükselişi ya da düşüşüyle beraberinde getireceği hesaplarla uğraştıklarında, orada yükselen ama her an düşebilecek olan insana karşı nefretlerinin ya da bağlılıklarının kendilerine açtığı şansları düşünen dostlarla düşmanlar karşı karşıya gelir.
Beni öldürmek istemiş olmalarından değil, beni ellerinden kaçırırken on iki yurttaşı öldürmüş ve altmışını da yaralamış olmalarından ötürü astırın, kurşuna dizdirin, giyotinden geçirin.
"Ey sen, tanımadığım, sen, adını ve meskenini bilmediğim, bu evrenin görünmez mimarı, bana her şeyi hissedecek gücü vermiş ve her şeyi anlayacak bir akıl vermeyi reddetmiş olan, hayalî bir varlık, bahtsızlığın yaldızlı bir hülyasından mı ibaretsin? Ruhum da benden kalan tozla birlikte eriyip gidecek mi? Mezar çıkışsız bir uçurum mu, yoksa başka bir dünyaya açılan kapı mı? Tabiat, insani çilelerin yanında daha iyi bir yaşam ümidini insanın kalbine sadece zalim bir merhametle mi yerleştirdi? Merhametlerin babası, zayıflığımı bağışla, hayır, varlığından hiç şüphe etmiyorum ve ister alnıma ölümsüz bir yaşam yazmış ol, ister sadece geçip öleyim, sessizlik içinde buyruklarına tapıyorum ve senin haşeren senin hakikatini itiraf ediyor!"
Sayfa 401 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Önemli insanların hepsi daima iki kişilikten oluşur, zira hem esinlenmeleri, hem harekete geçmeleri gerekir: Bunların biri tasarıyı doğurur, diğeri de onu hayata geçirir.
Sayfa 398 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu