Ben İsmet Özel. şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi
Şair Lucretius, adı henüz konmamış bir varoluş kaygısının içten içe kemirdiği şu bıkkın aydınlar kuşağının kuşkusuz en iyi temsilcisidir. Bu yalnız ve sakin bir biçimde karamsar adamın, korkuların -ölüm korkusu,
tanrı korkusu, ceza korkusu, hastalık, acı ve vicdan azabı korkusu- yiyip bitirdiği bir insanlığa karşı acıma duygusuyla dolu olduğu görülür: “Herkes kendinden kaçmaya çalışıyor, kuşkusuz başaramıyor, kendine rağmen kendine bağlı kalıp kendinden nefret ediyor.” Böyle bir kaygı, ancak bizimle birlikte yok olabilir. Lucretius, İÖ 55 yılında, yaklaşık kırk
beş yaşında intihar eder.
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
H er şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin
insanlar ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
C E L L Â D I M A G Ü L Ü M S E R K E N Ç E K T İ R D İ Ğ İ M
S O N R E S M İ N A R K A S I N D A K İ S A T I R L A R
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde