Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi,hakikat mahşer. Yedi iklimi cihanın duruyor karşında, Osrtralya’yla beraber bakıyorsun;Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk. Sade bir hadise var ortada :Vahşetler denk. Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela... Hani tauna da zuldür bu rezil istila... Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil, Bu mısralarda şairin öfkesi açıkca görülmektedir.Avrupalı dış görünüşüyle asil ama iç yüzü sefil bir yaratıktır. Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz mısraları bu ikiyüzlülüğü anlatır.
Sayfa 39
Merhumu nasıl bilirdiniz?.. Garib Çoban
Mücâhede ve ameller vasıtasıyla bilgi edinmek seferdir. Kişi düşüncesi vasıtasıyla âleme sefer ettigi gibi, amel eden de ameliyle sefer eder. Ve neticede birleşirler. Sefer, zikir vasıtasıyla Hakk'a yönelişte kalbin yolculuğudur. Geçti ömrüm bir Ah ile İçi dolu Eyvah ile. Yalnız mıyız?.. Değiliz. Kimsesiz miyiz?..Değiliz. Gizlice bir iş
Reklam
kirazın derisinin altında kiraz narın içinde nar benim yüreğimde boylu boyunca memleketim var canıma ciğerime dek işlemiş canıma ciğerime sapına kadar. elma dalından uzağa düşmez
Hiç unutmam; Samih Rif’at bey merhum Mehmet Akif'in sevemediği bir, adamı koluna takarak — güya Akif’le barıştırmak için— onun bulunduğu bir yere getirmişti. Üstat o zati karşıdan görür görmez yayından boşanmış ok gibi dışarı fırladı. Bir daha dönmedi. Ben bu yaptığının iyi olmadığını söylediğim zaman şöyle cevap vermişti: — Evet, ayıp ettim.
Bu parça Tevfik Fikret’i kızdırdı, O : Ben ki birkaç pulu tercihinden Protestanlara zangoçluk eden Şairim... diye başlayan ve : Sen ne dersin buna ey molla sırat? ile biten bir şiiri ile Akif’e cevap verdi. Akif durur mu ya? Ah, keşke dursaydı, keşke söylemeseydi! O, Berlin Hatıralarında şöyle dedi: Muhitin üstüne meyhaneler kusan bu gedik. Kapanmak üzere iken başka rahneler çıktı. Ayakta kalması lazım ne varsa hep yıktı. ≪Değil mi bir tükürük aşina çarpacak te’dib. Ne hükmü var≫ diye üç beş haya züğürdü edip, Çıkardı ortaya, gezdirdi, saksılar dolusu, Hevay-i fuhşu kudurtan zehirli zambaklar.
185 öğeden 211 ile 185 arasındakiler gösteriliyor.